Okunma Sayısı : 2238
"Adamlar sanki inadına zevk için odun çalmaya gelirler bunu da kendilerince bir hüner sayarlardı. Ve bu kavga-dövüşlerin ardı arkası hiç kesilmezdi..." İsmail DETSELİ den Yakın Tarihten Anılar bölümümüz yayına başlamıştır.
Kar mı yağmış yüce dağlar başına Merhamet eylemez de gözlerimin yaşına Henüz yeni girmiş on beş yaşına Vurdun zalimmmm kırdın Kollarımı dalından Nerelere gideyim arzedeyim halim ben Şu dünyanın sefasını sürmedim Geçti cahil ömrüm bir murada ermedim Eller gibi devri devran görmedim Vurdun zalimmmm kırdın da Kollarımı dalından Nerelere gideyim arzedeyim halim ben
der der ağlardım Osman emmi de ağlardı onun çocuğu da olmamıştı hiç Bir başka türkü
Göz göz olmuş yüreğimde yareler Yetim kaldı anasız ciğer pareler Şu dünyanın derdi bizi kahreder Öldüm dağlar ödlüm de boranından kışından Atmak mı istiyon da ben garibi başından Ardından yine yeşillendi fındık dalları diye şıkırdımlı havayı aldırdım mı Osman emmi “ulan hay sen çok yaşa be gara ısmaylım” derdi.
HAYVANLARIN YARDIMLAŞMA İÇGÜDÜSÜ Dağdaki hayvanların birbirine sahip çıkmalarına şahit oldum. Öküzler ile otlamaya giden bir tana azgın bir kurdun saldırısına uğradı. Kurt öküzlerin arkasında yalnız giden danayı ani bir refleksle boğazından kavradı yere yatırdı. Dananın acı sesine hemen geri gönen öküzler kurdun üzerine saldırıp korkunç böğürtü sesleri çıkarak boynuzlarıyla kurdu darbelediler ve bir öküz dananın boğazını sıkmakta olan kurdu taktığı boynuzu ile onu iki metre kadar havaya fırlattı. Bir diğer öküz de saldırı halinde idi, daha kurt yere düşmeden öbür öküzün boynuzu üzerine düşünce o sivri boynuz kurdun karnını delik deşik etti ve öldürdü. Yerde acı ile kıvranmakta olan dananın yarasını bir başka öküz yalamaya başladı ona yardım ederek ayağa kalkmasına yardım ediyor diğerleri de görevlerini yapmışçasına yine bağrışarak yollarına devam ediyorlardı. Ben hemen çoban arkadaşım merhum Osman emmiye haber verdim “emmiii bir ufak danayı canavar yaraladı” diye. O emmi koşarak gelip dananın yarasını iyileştirmeye çalıştı. Yaktığı ateşte ısıtıp kızarttığı taşları yaranın üstüne basarak yakmak suretiyle tedavi etti, bu da bir çoban tecrübesi idi. YİNE BİR HATIRA Öküzlerin otlakiye yeri olan Cansızın Çayırlığı’nda onlar otluyor ben de öğle sıcağının rehaveti ile çayırlıkta bir ağacın gölgesinde yatıyordum. Bir ara çok şiddetli bir öküz böğürtüsü ve homurtusu duydum ve yanımda başak bir öküzün ayak darbelerini duyuyordum sanki beni çiğneyecek zannedip yerimden fırladım. Ne göreyim yanımda 2 metre uzunluğunda bir kocaman yılan var, beni sokacak.. Öküzlerin birileri sesleri ile bir diğeri de ayak darbeleri ile yılanı ezerek pestile çevirdiler ve öldürdüler. Ben bu 200-300 kadar cesur öküzün içerisinde kendimi daima güvende hissederdim, sanki onlarla arkadaş gibiydim. Çünkü akşamları ve gündüzleri hep beraber olurduk. Onlar yatak yerlerinde bize güvenip yatarken biz de gündüz onları iyi otlu yerlere sürüp oralarda otlatırdık. Bu Ahır Damları denen vadinin Küçük Gedik diye adlandırdığımız giriş boğazında bir yüksek kayalık vardı. Bu kayalıkların arasında uzun, dibi görünmeyen boşluklar mağaralar vardı. Burada yaşanmış bir hikayeyi yakın köylerimizden birinden ve bize komşu olan arazimizi de iyi bilen şimdi merhum oldu çok cesur bir adam Yörük hacıdan dinlemiştim. İkimizde çobandık o eskileri anlatıyordu. Şöyle anlatırdı: Ismaylım sene 1928–30 filan idi. Duydum ki sizin bu ahır damlarının girişinde Küçük Gedik denen yerde bir ayı yaşıyormuş. Tabi başka mahlûkat var da ayı ilk defa gelmiş buraya. Hem ormandan odun yaprak toplayan halk korku içerisinde hem de sürü otlatan çobanlar korku içerisinde. Bana “hacı ağa bu ayı muhakkak ikidir eğer bir de yavrularsa buralara bizler de kadınımız kızımız da asla gelemeyiz” dediler. Bu ayıyı kafama taktım o arada kış mevsimi geldi, ben bunun takibine düştüm. Bir sabah kalktım baya bir eyi gar yağmış. Mavzerimi fişeğimi aldım yengen ile halalaştım( helallik alma) çıktım yola. O gediğe geldim ki baktım rivayatlar (anlatılanlar) doğru ayı ine girmiş. Azığım yanımda o gün bekledim hiç akşama kadar çıkmadı inden. Ben de bir başka inde zabahladım. O gün güneşle uyandık yine erkenden vardım inin ağzına, çıkmamış amma çıkacak içerden homurtular geliyor hemen üzerindeki kayanın yüksek yerine çıktım, deliği gözetlemeye başladım. Yalnız işin içinde çok tehlike var, eğer vuramaz isem ya da yaralı kalırsa beni öldürür ayı bunu biliyom. Nihayet kuşluk vakti gerinerek çıktı dışarı, etrafı kokluyor, aşağı yukarı bakınıyor, bir şeylerden şüpheleniyor. Kızılca koltuk dedim iyice nişan aldım (ön bacakla boyun arası kızılca koltuk) bir ateş ettim. Ulen ısmaylım bir bağırdı amma ayı ordaki bir iki tane koca koca baranız meşe ağacını kökünden söktü (baranız baldır kalınlığında meşe ağacı) ben o anda kendimden geçip bayılmışım gorkudan. Ne kadar baygın kaldım bilmem yüzüme gar taneleri düşünce üryadan (rüya) uyanır gibi uyandım. Çevremde fena bir goku var. Baktım ülen ben altıma etmişsim, ayı da taaa Detse (Yeşildere) köyünün dağında en az 8-10 kilometre yere kadar gitmiş kan zayiinden orda ölmüş. Ondan soğna bizde rahatladık köylüler de… YİNE BİR YAŞANMIŞ OLAY Bizim köyümüzün gerek arazi genişliği ve gerekse de ormanlarının bol oluşu çevre köylerin daima ilgisini çektiğinden durmadan bu köyün otlak ve ormanlarından faydalanırlardı. Kaçak sürülerini otlatmaları, ormanlarını acımasızca yakacak olarak kesmeleri, bizim köylülerimizin çok defalar can ile mal ile bunlara karşı direnç gösterirken diyetini de her iki taraf pahalı ödemişlerdir. Bu Gedik Yatak diye tabir ettiğim öküzlerin gece yatağı olan yerde bir gece yatarken 500 metre kadar uzağımızdan sabahın daha henüz saat 4-veya 5 sularında şiddetli bir silah sesleri ile uyandık. Meğer çevre köylerden odun çalmak için bizim dağlara gelenler ile bizim köyün bekçileri ve gençleri bunların geleceğini veya her zaman bu tür hırsızlılarını bildikleri için evvelden haber alıp dağda pusu kurmuşlar. Onlar da odun çalmaya gelince çatışma başlamış biz iki çoban korkudan onları sabahın ilk ışıklarına kadar seyrettik geriden. Silah sesleri sustu herkes köylerine doğru geri çekildi Allah’tan ki insan canı zayiatı olmamıştı ama ne yazık ki 40-50 tane kadar at ve eşek bu çatışmada arada kalarak can vermişti. Bu tür olaylar sık sık yaşanırdı bizim oralarda. Adamlar sanki inadına zevk için odun çalmaya gelirler bunu da kendilerince bir hüner sayarlardı. Ve bu kavga dövüşlerin ardı arkası hiç kesilmezdi. Tabi bu olayların bedelini yine dağlarda çoban olarak herkes evine çekildikten sonra orada mecburi olarak kalan bizler çekerdik. Bir de siz ihbar ettiniz diye odun kaçakçıları bizleri geceleri taciz ederlerdi. Biz de o korkudan esas yerimizi olan çoban sağlıkta değil de bilinmeyen bulamayacakları kaya köşelerinde ağaç diplerinde gizlenerek yatardık. Bunlarda o zamanın hatıraları idi. Saygılarımla…
Ortalama Üye Değerlendirmesi
JTM WN8 9 8 W 9 Q36 5KT QL4 T1P G H 7 T 5N5 YT1 7KT
Gönderilen yeni yorum yok
Sayın İsmail Detseli'nin Memleket Gazetesi'nde çıkan yazısı. Orjinali için bu linki tıklayabilir veya buradan okumaya devam edebilirsiniz.
İsmail DETSELİ
Karun Hazinesi'ne ait kanatlı denizatı biçimindeki altın broşun, Uşak Arkeoloji Müzesi'nden çalınıp yerine sahtesinin konulması müzelerdeki güvenlik açığını bir kez daha gündeme getirdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı soruşturmanın devam ettiğini söylerken, Karun Hazinesi'nin Türkiye'ye kazandırılmasında emeği geçenler ise hırsızlık olayına haklı olarak daha fazla tepki gösteriyor. Ülkemiz müzelerinde çok değerli kültür hazineleri sergileniyor, ancak gelişmiş teknolojilere dayalı güvenlik sistemleri ne yazık ki hala yok.
Tüm İslam aleminin ve Gökyurt'lu hemşerilerimizin bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi mübarek olsun. Bu mübarek gecenin Vatanımıza, Milletimize ve Tüm İsalam alemine hayırlar getirmesi dileğiyle.
Dernek Yönetim Kurulu
Köyümüz'ün gazisini kaybettik
23 Eylül 2009 Çarşamba İsmail Detseli’nin Memleket Gazetesi’ndeki yazısı. Ah o eski Ramazanlar: Eskiden beridir Anadolu’muzda Ramazan ayının atmosferi bir başka olur. Tabii Konya’mızda ve civar dağ köylerinde bu Ramazan’a yaklaşım bir başkadır.
11. Geleneksel Gökyurt Köyü Kültür ve Turizm Şöleni
Geleneksel Şölenimizle ilgili bilgiler aşağıdaki gibidir. Tüm köylülerimize önemle duyurulur.
Türkiye'yi ağlatan kazada 2 kayıp da bizim köyden..
Ürgüp Göreme'ye geziye giden 2-A sınıfı öğrencilerini taşıyan otobüs, Aksaray'da kaza yapmış ve 33 öğrenci ve veli kazada hayatını kaybetmişti.
Mevlüt Saatçi ve Bitti Hüseyin'i ni kaybettik...
29 Mart 2009 tarihinde Ülkemizde yerel seçimler yapılmıştır. Her İl, İlçe, Belde ve köylerimiz 5 yıl süreyle kendilerini yönetecek kişileri seçmek amacıyla sandık başına gitmiştir.
GİDESİM GELDİ
Yıllardır ayrıyım Gökyurt köyünden Çok özledim bir gün gidesim geldi Köy içinde yaren ahbap dolaşıp Eş dostuma bir selam edesim geldi
Sayın İsmail Detseli'nin şiirni okumak için bu linki tıklayınız veya Sizden Gelenler Bölümünü ziyaret edinizi
Kilistra Antik kenti M.S. 7. y.y'da Kapodokya benzeri yumuşak kayaların oyulması ile bir çok kaya yerleşmesi oluşturulmuştur. 1998 yılında giderleri il özel idare müdürlüğü tarafından karşılanmak üzere Konya Müze Müdürlüğü adına yapılan kurtarma kazısı çalışmalarında, Haç Planlı Şapel, Sümbül Kilise, Büyük Su Sarnıcı ve Şırahanelerde temizlik, restorasyon, çevre düzenlemesi yapılmıştır.
Sayın İsmail Detseli'nin TYB (Türkiye Yazarlar Birliği) binasında, yeni kitabı için tanıtım ve imza günü vardır. Tüm hemşehrilerimiz imza gününe davetlidir. Yer : TYB Binası Tarih : 21 Temmuz 2010 Saat: 11:00
Kilistralı esnafların tanıtıldığı 'HARMANLAR' bölümü eklenmiştir
Yaklaşık 40 yıldır kazılar yapılan çatalhöyük ve (diğer iki höyük) Konya'ya gidildiğinde mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden biridir. Konya’nın Çumra İlçesi sınırlarında olan bu höyük'te yapılan çalışmalar sonucunda 13 yapı katı açığa çıkartılmıştır. Zoldra ise Kilistra civarındaki diğer bir ilginç höyüktür.
2008 YILI OLAGAN GENEL KURULU TOPLANTISI 17/2/2008 PAZAR GÜNÜ SAAT 13,00 DE DERNEK MERKEZİ (YAYLA GÜZİDE HANIM SOKAK GÜZİDE AP.No.18/A BAHÇELİEVLER / İST. ADRESİNDEDİR. İSTANBULDAKİ TÜM HEMŞEHRİLERİMİZİN GENEL KURUL TOPLANTISINA KATILIP YENİ YÖNETİM KURULU ve ORGANLARINI SEÇMELERİNİ KURUCU BAŞKAN OLARAK RİCA EDİYORUM.(Dernegimizin yaşaması için bu gereklidir.) LÜTFEN HERKEZ YANINDA BİRİNİ GETİRSİN
Hasan ATEŞCİ İst.Dern.Başk.
Kilistra Gökyurt Kültür ve Turizm Derneğinin yapılan olağan genel kurulunda yeni dernek yönetimi seçilmiştir.
İstanbul'daki Geleneksel Pikniğimiz daha önceden açıkladığımız Çatalca'daki yerde yapılmayacaktır. Bu seneki piknik yeri olarak "Beykoz Korusu'nda 3 Haziran 2007 Pazar günü yapılacaktır.
Tüm Hemşehrilerimize duyurulur. HASAN ATEŞCİ İst. Denek Başkanı
Köylümüz Ali Baloğlu (Bittigilin Ali) 02-03-2009 günü vefat etmiştir. Cenazesi ikindi namazını müteakip üçler mezarlığına defnedilmiştir. Merhuma Allah tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileriz.
Tüm İslam aleminin ve değerli köylülerimizin Ramazan Bayramını kutlar daha nice bayramlara sağlık mutluluk birlik ve beraberlik içinde erişmelerini dileriz.
Selçuk Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Araştırma Görevlisi Bizantolog İlker Mete Mimiroğlu, Eşi Araştırma Görevlisi Arzu Mimiroğlu ve bölüm öğrencileri, köyümüzü ve Alısumas Tepesini kapsayan araştırma gezisi düzenlediler.
Köyümüzden Süleyman Güney (Kıbrıslılaın Süleyman) vefat etmiştir. Merhuma Allah'tan rahmet, yakınlarına ve tüm köylümüze başsağlığı dileriz.
Kilistra (Gökyurt) Kültür ve Turizm Derneği Yönetim Kurulu
Konya Postası gazetesi yazarı İlker Mete Mimiroğlu'nun 18 Ağustos 2008 tarihli gazetede yayınlanan makalesini buradan okuyabilirsiniz. Yazara köyümüzle ilgili yaptığı çalışmalardan ve hassasiyetinden dolayı teşekkür ederiz.
Bugünkü bölümümüzde de, İlker Mete Mimiroğlu’nın, “ Günümüze ulaşabilen bir Ortaçağ kenti” makalesine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Berat Kandili, Yüce Rabbimiz nezdinde beratımıza vesile olduğu, Rabbimizin affediciliğine ve bağışlayıcılığına sığınmayı öğrettiği gibi, aynı zamanda kırılan kalpleri onarma, dargınlık duvarlarını yıkma, kin, nefret ve intikam duygularını aşma günüdür. Yaradan’ın affına erebilmek için yaradılanı affetme günüdür. Diyanet İşleri Başkanlığının Mesajını okumak için tıklayınız
Receb-i şerifin ilk Cuma gecesi Regaib gecesidir. Her Cuma gecesi kıymetlidir. Bu iki kıymetli gece bir araya gelince, bu gecenin kıymeti daha da artmaktadır. Allahü teâlâ, bu gecede, mümin kullarına, ragibetler, yani ihsanlar, ikramlar yapar. Bu geceye hürmet edenleri affeder. Bu gece yapılan dua red olunmaz ve namaz, oruç, sadaka gibi ibadetlere, sayısız sevaplar verilir.2012 Regaip Kandilini 24 Mayıs Perşembeyi Cuma'ya bağlayan gecede idrak edeceğiz. Kandiliniz mübarek olsun
Derneğimizin kısa mesaj ile üyelerimizi bilgilemdirme sistemi faaliyete geçmiştir...Vefat, düğün, hastalık gibi hemşerilerimizin özel veya acılı günleri kısa mesaj sistemi ile duyurulacaktır. Bu bağlamda üyelerimizin ve hemşerilerimizin dernek yönetimi ile irtibata geçerek cep telefon numaralarını güncellemeleri gerekmektedir. Bu konuda göstereceğiniz hassasiyet için şimdiden teşekkür ederiz.
Sayı İsmail Detseliden bir çalışma daha.. Babamızdan dedemizden dinlediğimiz, hayal meyal hatırladığımız Arzu ile Kamber masalı artık arşivimizde yer alıyor. Arzu ile Kamber Masalını okumak için burayı tıklayınız veya Hikaye ve Masallar bölümümüzden okuyabilirsiniz.
Tekkeli Osman Demir (Çavuş Osmanı) 19-Mart-2008 Çarşamba günü vefat etmiştir. Akşam namazı sırasında defnedilmiştir. Merhuma Allah'tan rahmet, yakınlarına ve tüm hemşehrilerimize başsağlığı dileriz.
Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemine ait 500’e yakın eserin bulunduğu, 9 bin yıllık tarihe beşiklik eden tarih ve kültür şehri Konya, turizmde sadece Mevlânâ Müzesi, İnce Minare ve Karatay Müzesi ile tanındığı için yeterince yabancı turist çekemiyor.
Derneğimizin çeşitli tarihlerde İstanbul, Ankara ve İzmir illerinde gerçerkleştirdiği ziyaret gezileri ve neticeleri aşağıda belirtilmiştir. Gezilerde görüşülen köylülerimiz birlik ve beraberlik içerisinde köyümüzün kalkınması için tüm gayretleri göstereceklerini belirtmişlerdir.
Bizim köyümüzün yüksek ve efsanevi bir tarihe sahip olan Alisumas Dağının zirvesine yakın olan bir pınarın efasnesini anlatacağım bu yazımda. İsmail Detseli Yazının devamını okumak için bu linki veya Hikaye ve Masallar bölümümüzdeki ilgili yeri tıklayabilirler.
Hemen çevresindekiler yanına yaklaşıp, neye baktığını acaba neyin noksan olduğunu sordular sanırım. Kulaklığını eliyle iyice kulağına yerleştiren İnönü merhum, yarı soranlara, yarı da mikrofona doğru yükselen sesiyle şunları söyledi: “Hani benim kader arkadaşım, silah arkadaşım, can dostum sakallı Memiş’im yok mu?” dedi. Devamı için Ünlülerimiz linkini veya burayı tıklayabilirsiniz.
Konya Büyükşehir Belediyesi, Ticaret Odası, Sanayi Odası, Ticaret Borsası, Esnaf ve Sanatkarlar Odalar Birliği, Türsab, Gazeteciler Cemiyeti, Turistik Belgeli Konaklama ve Yiyecek İçecek Tesisleri, Otelciler Odası, Lokantacılar Odası ve üye sivil toplum kuruluşlarıyla yapılan ortak çalışmalar sonucu Konya’nın 7 harikası Mevlana Kültür Merkezinde ve Kule Site Alışveriş Merkezinde oylanıyor.
Kilistra'da kış ve düğün resimleri eklenmiştir...
Kurban Bayramınızı en içten duygularla kutlar yaşam boyu sağlıklar dilerim
YÖNETİM KURULU ADINA B Ş K Ragıp K A D I O Ğ L U