Okunma Sayısı : 1966
Yukarda kullandığım başlık beni yıllardır düşündürdü, acaba bu taşın adı niçin “Körpe Taş” diye. Genelde Anadolu köylerinde arazilerde ve köy içerisinde enteresan yer isimleri vardır. Örneğin “bugün filanca yere ekin biçmeye gidelim” veya “filanca ormana odun kesmeye gidelim” ya da filanca “..yere davar otlatmaya gidelim” derler köylüler ve o yerde buluşulurdu. Bizim köyümüzün bazı yazılarımda da bahsettiğim gibi bir dağ tarafı bir de ekili arazinin bol olduğu tarafı vardır. Onun için anlatacağım bu “Körpe Taş” dağ tarafında davar ağıllarının ve ormanın yaban armutlarının, alıçların, meşelerin kaynak suların, sarnıçların, gaklıkların(1) hülasa yaban hayvanlarının da bol bulunduğu bir mevkiidir. Buranın başka özellikleri de vardır. Mesela o Körpe Taş tarafına giden yol üzerinde bir yer var ki oraya “Ağıllar Gediği” der köylüler. Buranın en çok bilinen özelliği üç tane boğazın birleştiği bir vadiyi bir boğazda bağlar. Onun için çok şiddetli bir rüzgar karşılar sizi daha geriden varırken. Buraya varmadan daha gerilerde Harman Kaya, Künk Açığı (2) Ahmatlar Çayırları, Gözet Taşı; solunda Müskümürt Gediği; karşımızda görkemli Alisumas Dağı’nın meşeli ve sarp etekleri… Hülasa anlatmak istediğim yerler harika birer doğa parçası.. Burasının köylüler arasında bazen esprilere bile konu olduğu olur. “Ne soğuk esiyor yahu Ağıllar Gediği’nin rüzgarı, insanı şeytan çarpığına döndürüyor” filan diye söylenir.. Burada bu gediğin bir hikayesini kısaca anlatmasam yazı eksik kalır… Bir köylümüz bu köyde yıllarca yaşadıktan, çalıştıktan sonra gurbete gider. Aradan on yıl geçer, köydeki bir ahbabına mektup yazar. Selam kelamdan, hal hatır sormadan sonra şöyle der: Gurbetli vatandaş gardaşım çok marak ediyorum, o Ağıllar Gediğinin örüzgarı (rüzgar) hala öyle gıcıl gıcıl eser mi?.. Bu merak, buranın önemini anlatmaya yeter sanırım. Neyse biz gelelim Körpe Taş hikâyesine.. Bu yörenin olduğu yerde birkaç tane ağıl var.. Bu ağılarda baharın davarlar otlatılıp mallar hıfz edilir ve döl alınır. Yani keçi ve koyunların yavrulama zamanında bu ağıllarda olur köylüler ve sadece üretim, kuzu ve oğlakları iyi korumak ve yetiştirmek için buraların kahrını kar yağmur ve çamur demeden çekerler. Boğazın girişine göre sağı solu kayalıklarla ve ormanlarla yükselen bir vadi… Coşup akan bir derenin kenarı derenin uzunluğu 4-5 km var, ormanlardan aldığı soğuk berrak suları köyün sulanacak arazisine bırakır.. Hatta içerisinde barındırdığı kaynak suları ile de köyümüzün içme suyunun getirildiği bir boğaz ve dere vardır… Buraya köyüler Körpe Taş derler.. Ben bu taşın neden körpe olduğunu merak ettim. Geçenlerde köyün en yaşlısı sayılan ve o ağılın benim zamanımda genç sahiplerinden olan bir amcaya “yahu amca buraya neden Körpe Taş derlerdi buranın bir efsanesi geçmişi var mı” deyince, o akıllı gün görmüş seksenlik bilge amca “guzum oraya Körpe Taş değil Körpe Taşı derdik. Bizim köylüler hep yaptıkları gibi sonradan bu kelimeyi kısaltıp Körpe Taş deyiverdi ve adı öyle kaldı” dedi. Bu taşın adının bir hikayesi olup olmadığını sordum. “Olmaz mı tabi var” dedi. “Öyle boşuna söylenmiş hiçbir yer ismi yok” dedi bilge ve devam etti “Mahmut Öldüğü Boğazı, yok Murat Oturduğu yok Gedik Yatağı gibi yerler her biri birer yaşamdan veya efsaneden almıştır ismini” Ben de “Öyle ise telefonla olmaz, bunu yanına geleyim de orada anlat bana” dedim “olur” dedi. Ve ilk fırsatta “Körpe Taşı”nın hikayesini dinlemeye gittim. Taş şekil itibarıyla yukarıdan öne doğru çelenli, altında birkaç tane koyun ve keçiyi muhafaza edecek kadar yüksekçe ve geniş bir kaya idi ama tabi bahsettiğim ağıllara biraz uzak mesafede ve ağıllardan da iyi görülebilir bir çevresi vardı. Bilge adam “Bu taşın altına bizler anası ölmüş veya anasını kurt kapmış kuzu ve oğlakları ufaktan taşlar ile çevirip bir yer yapardık. Akşama kadar muhafaza olmaları için bırakırdık ve o yavrular orda yatırlardı. Öksüz yavrular ile bazen anası olup da sürüye uyamayan yeni doğmuş yavruları da koyardık. Onları ağılda kalan analarımız, eşlerimiz uzaktan da olsa takip ederler bir başka kurda kuşa yem olmaması için gözlerini ayırmazlardı. Onca işlerinin arasında ne kadar takip edilebilirse artık. Akşam davar ağıla gelince o öksüz körpe yavruları yavrusu ölmüş veya çok sütlü diğer koyun keçilerden emzirir yaşamlarının devamını sağlardık. Ondan dolayı bu taşa Körpe Taşı denirdi” dedikten sonra şöyle geçmişe gider gibi oldu uzunca süre daldı ve başladı anlatmaya. “Buranın böyle Körpe Taşı olması da kolay değilmiş canım. Bazı anlatılan efsaneler de var tabi bura hakkında” dedi. “Nedir mesela” diye merakla sordum. Devam etti “Anam irahmetli anlatırdı. Buraya bir gün çobanlardan biri, bir öksüz oğlak bir de kuzu koymuş ve davarını otlatmaya gitmiş. Akşamüzeri dönüşte onları yerinden çıkaracak ağıla getirecek sütlü koyun ve keçilerden onların karnını doyuracak, sabaha yine oraya bırakacak kuzu veya oğlak kendine gelip karnın doyuruncaya kadar bu şefkate ihtiyacı olurdu. Bu çobanların genelde hep yaptıkları işlerdendir. Hatta dağlarda bile döl alma zamanında bir çok koyun keçi yavrulayınca çoban hepsini taşıyamaz veya ilgilenemez onun için arazinin belirli bir yerinde bir taştan küme, yani ufak ağıl yaptığı gibi bir iki tanesini orada bırakır, akşam gelirken veya yanına yardım için gelen eşi veya kardeşi ile alıp ağıla gelirlerdi. Onun için baharda bu ağıllarda döl alması hali meşakkatli ve zor olurdu..” O anlattıkça anlatıyordu… “Gelelim bizim çobanın anasının anlattığı efsaneye: Sabah oraya bir oğlak bir de kuzu bırakan çoban daha akşam ağıla dönmeden köyden gelen bir acı haber ile aniden bir başka çobanla yerini değişir ve o çobana görevi devreder, köye gelir ama o Körpe Taşı’nın altındaki öksüz yavrulara bakmasını arkadaşına tembih etmeyi akıl edemez. Yeni gelen çoban o yavrulara bakmaz, yavrular öbür. Çoban köyden işlerini bitirip dönünceye kadar 8-10 gün kalırlar Körpe Taşı’nın altında. Çoban köyden döner keşiği değişiriler. Gece ağılda yatarken bir kurt uluma sesi duyar, birde oğlak meleme sesi.. Uykulu mahmur gözlerle uyanır, dikkat kesilir dinler, sesin geldiği tarafa döner, ses o Körpe Taşı’nın tarafından gelmekte. 10 gün evvel yaptığı hata aklına gelir ve sıçrayıp yataktan kalkar. Bu durumu gören hanımı veya anası onun adeta çıldırdığını zanneder, “ne oldu?” diye sorar. “Öbür çoban falan keçinin oğlağı ile kurdun kaptığı falan koyunun kuzusunu hiç doyurdu mu?” diye sorar Kadın “bilmem söyledi isen doyurmuştur, söylemedi isen nereden bilsin” deyince “pekiyi de siz bu körpelere ne oldu diye hiç sormadınız mı?” der yine “yooo” der kadın hemen adam Körpe Taşı’na doğru koşacak olur, kadın onu engeller, “gel gel sen gideli on gün olmuş oğlak kuzu mu kalır bu zamana onlar çoktan ölmüşlerdir” der ve adamı o içerisindeki acısıyla yatağına yatmasını sağlar. Ama adamın gözüne bir türlü uyku girmez, çünkü yavruların meleme ve kurtların uluma sesleri kulağından gitmez ve kalkar körpe taşına doğru koşar ve tam taşın yanına yaklaşınca bir kurt horultusu, bir diş çatırtısı duyar. İrkilir ve bakar ki kocaman kurt, bir koyunun boğazından tutmuş orada yatıyor, bir oğlak ile bir kuzu o koyunu emiyorlar. Adam hiç ses çıkarmadan geri gelip ağılın ıssız bir köşesine oturup bu müthiş olayın sonucunu beklemeye başlar. Bir müddet sonra kurt, eti için canını verdiği aldığı, fıtratında hayvan yemek olan ve dağlarda akşama kadar onları kapmak için köpek ve çobanlarla köşe kapmaca oynadığı koyunu, kuzuyu ile oğlağı emzirdikten sonra yine boynundan tutmuş ağıla getiriyor. Anlatılan efsaneye göre bu kurt, çoban köyde olduğu müddet zarfında hep böyle koyun keçi getirip o körpe yetimleri emzirmeye devam etmiş. Bir gün bir keçiyi bir başka gün bir koyunu alıp gitmiş. O kurt analarını yiyerek yaptıklarını sanki telafi edercesine bu koyunları ağzıyla götürüp o yavruların süt emmesini sağlamış.. “Bunları sonradan keçinin ve koyunun boynundaki yaralardan öğrendik” dermiş anacığı. İşte bu Körpe Taşı’nın hikâyesi burada böyle biterken beni bir düşüncedir aldı. Ben de derin bir düşünceye daldım. Hala o anaların anlattığı efsanenin etkisindeyim. O günün iletişim yokluğu, gelir kıtlığına rağmen insanlardaki insani duyguların varlığı, vicdani duygular o kadar sağlam yer tutmuş ki; şimdi bugüne bakın. Günümüzün bazı insan diye yaratılmışları bu bilgi çağında bu bolluk ve bereketler içerisinde Allah’ın yarattığı kendisi gibi insan olanlara yaptıkları, bomba ile kurşun ile mayın ile masum insanları öldürdüklerini, kimi yavruları yetim-öksüz bıraktıklarını, düşünün. Bir de azgın kurdun kuzulara oğlaklara gösterdiği anne şefkatini… İnsan bazen bu kadar vahşi olabiliyor. Modern insanın içine daha çok öldürmek daha çok kan akıtmak duygusu nasıl yerleşti insan anlayamıyor. İslam dünyasında kafirin akıttığı kanların ne gerekçesi var.. Günde yüzlerce insan ölüyor, binlerce çocuklar yetim kalıyor. İşte kimi insanlar o yırtıcı canavarlardan daha cani daha kan emici olmuşlar. Allah şuur versin, vicdan, merhamet eğer vermiyorsa bu insanları kahretsin diyeyim..
Dipnotlar: (1)Gaglık: Kayaların üzerinde oluşmuş olan çukurlukların su tutması ile kurak günlerde çobanların ve kuşun kurdun su ihtiyacını gören yerler. (2) Künk Açığı: Vadiden köyümüze gelen içme suyu hattında 3 km. sonra suyun daha iyi isale edilmesi için su yolunda açık bırakılmış bir yer. Sonraları burası yeni teknikler kullanılarak kapatıldı
Ortalama Üye Değerlendirmesi
7NU 8GT T D H AOC T66 3JK 6 5 4 8 TB1 8PG D
Gönderilen yeni yorum yok
Kilistra Antik kenti M.S. 7. y.y'da Kapodokya benzeri yumuşak kayaların oyulması ile bir çok kaya yerleşmesi oluşturulmuştur. 1998 yılında giderleri il özel idare müdürlüğü tarafından karşılanmak üzere Konya Müze Müdürlüğü adına yapılan kurtarma kazısı çalışmalarında, Haç Planlı Şapel, Sümbül Kilise, Büyük Su Sarnıcı ve Şırahanelerde temizlik, restorasyon, çevre düzenlemesi yapılmıştır.
Konya Postası gazetesi yazarı İlker Mete Mimiroğlu'nun 18 Ağustos 2008 tarihli gazetede yayınlanan makalesini buradan okuyabilirsiniz. Yazara köyümüzle ilgili yaptığı çalışmalardan ve hassasiyetinden dolayı teşekkür ederiz.
Bugünkü bölümümüzde de, İlker Mete Mimiroğlu’nın, “ Günümüze ulaşabilen bir Ortaçağ kenti” makalesine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Sayı İsmail Detseliden bir çalışma daha.. Babamızdan dedemizden dinlediğimiz, hayal meyal hatırladığımız Arzu ile Kamber masalı artık arşivimizde yer alıyor. Arzu ile Kamber Masalını okumak için burayı tıklayınız veya Hikaye ve Masallar bölümümüzden okuyabilirsiniz.
Receb-i şerifin ilk Cuma gecesi Regaib gecesidir. Her Cuma gecesi kıymetlidir. Bu iki kıymetli gece bir araya gelince, bu gecenin kıymeti daha da artmaktadır. Allahü teâlâ, bu gecede, mümin kullarına, ragibetler, yani ihsanlar, ikramlar yapar. Bu geceye hürmet edenleri affeder. Bu gece yapılan dua red olunmaz ve namaz, oruç, sadaka gibi ibadetlere, sayısız sevaplar verilir.2012 Regaip Kandilini 24 Mayıs Perşembeyi Cuma'ya bağlayan gecede idrak edeceğiz. Kandiliniz mübarek olsun
Yaklaşık 40 yıldır kazılar yapılan çatalhöyük ve (diğer iki höyük) Konya'ya gidildiğinde mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden biridir. Konya’nın Çumra İlçesi sınırlarında olan bu höyük'te yapılan çalışmalar sonucunda 13 yapı katı açığa çıkartılmıştır. Zoldra ise Kilistra civarındaki diğer bir ilginç höyüktür.
İstanbul'daki Geleneksel Pikniğimiz daha önceden açıkladığımız Çatalca'daki yerde yapılmayacaktır. Bu seneki piknik yeri olarak "Beykoz Korusu'nda 3 Haziran 2007 Pazar günü yapılacaktır.
Tüm Hemşehrilerimize duyurulur. HASAN ATEŞCİ İst. Denek Başkanı
Kilistralı esnafların tanıtıldığı 'HARMANLAR' bölümü eklenmiştir
Kilistra'da kış ve düğün resimleri eklenmiştir...
Köylümüz Ali Baloğlu (Bittigilin Ali) 02-03-2009 günü vefat etmiştir. Cenazesi ikindi namazını müteakip üçler mezarlığına defnedilmiştir. Merhuma Allah tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileriz.
2008 YILI OLAGAN GENEL KURULU TOPLANTISI 17/2/2008 PAZAR GÜNÜ SAAT 13,00 DE DERNEK MERKEZİ (YAYLA GÜZİDE HANIM SOKAK GÜZİDE AP.No.18/A BAHÇELİEVLER / İST. ADRESİNDEDİR. İSTANBULDAKİ TÜM HEMŞEHRİLERİMİZİN GENEL KURUL TOPLANTISINA KATILIP YENİ YÖNETİM KURULU ve ORGANLARINI SEÇMELERİNİ KURUCU BAŞKAN OLARAK RİCA EDİYORUM.(Dernegimizin yaşaması için bu gereklidir.) LÜTFEN HERKEZ YANINDA BİRİNİ GETİRSİN
Hasan ATEŞCİ İst.Dern.Başk.
Köyümüzden Süleyman Güney (Kıbrıslılaın Süleyman) vefat etmiştir. Merhuma Allah'tan rahmet, yakınlarına ve tüm köylümüze başsağlığı dileriz.
Kilistra (Gökyurt) Kültür ve Turizm Derneği Yönetim Kurulu
Hemen çevresindekiler yanına yaklaşıp, neye baktığını acaba neyin noksan olduğunu sordular sanırım. Kulaklığını eliyle iyice kulağına yerleştiren İnönü merhum, yarı soranlara, yarı da mikrofona doğru yükselen sesiyle şunları söyledi: “Hani benim kader arkadaşım, silah arkadaşım, can dostum sakallı Memiş’im yok mu?” dedi. Devamı için Ünlülerimiz linkini veya burayı tıklayabilirsiniz.
29 Mart 2009 tarihinde Ülkemizde yerel seçimler yapılmıştır. Her İl, İlçe, Belde ve köylerimiz 5 yıl süreyle kendilerini yönetecek kişileri seçmek amacıyla sandık başına gitmiştir.
Sayın İsmail Detseli'nin Memleket Gazetesi'nde çıkan yazısı. Orjinali için bu linki tıklayabilir veya buradan okumaya devam edebilirsiniz.
İsmail DETSELİ
Tekkeli Osman Demir (Çavuş Osmanı) 19-Mart-2008 Çarşamba günü vefat etmiştir. Akşam namazı sırasında defnedilmiştir. Merhuma Allah'tan rahmet, yakınlarına ve tüm hemşehrilerimize başsağlığı dileriz.
Köyümüz'ün gazisini kaybettik
23 Eylül 2009 Çarşamba İsmail Detseli’nin Memleket Gazetesi’ndeki yazısı. Ah o eski Ramazanlar: Eskiden beridir Anadolu’muzda Ramazan ayının atmosferi bir başka olur. Tabii Konya’mızda ve civar dağ köylerinde bu Ramazan’a yaklaşım bir başkadır.
Tüm İslam aleminin ve değerli köylülerimizin Ramazan Bayramını kutlar daha nice bayramlara sağlık mutluluk birlik ve beraberlik içinde erişmelerini dileriz.
Dernek Yönetim Kurulu
Karun Hazinesi'ne ait kanatlı denizatı biçimindeki altın broşun, Uşak Arkeoloji Müzesi'nden çalınıp yerine sahtesinin konulması müzelerdeki güvenlik açığını bir kez daha gündeme getirdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı soruşturmanın devam ettiğini söylerken, Karun Hazinesi'nin Türkiye'ye kazandırılmasında emeği geçenler ise hırsızlık olayına haklı olarak daha fazla tepki gösteriyor. Ülkemiz müzelerinde çok değerli kültür hazineleri sergileniyor, ancak gelişmiş teknolojilere dayalı güvenlik sistemleri ne yazık ki hala yok.
GİDESİM GELDİ
Yıllardır ayrıyım Gökyurt köyünden Çok özledim bir gün gidesim geldi Köy içinde yaren ahbap dolaşıp Eş dostuma bir selam edesim geldi
Sayın İsmail Detseli'nin şiirni okumak için bu linki tıklayınız veya Sizden Gelenler Bölümünü ziyaret edinizi
Tüm İslam aleminin ve Gökyurt'lu hemşerilerimizin bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi mübarek olsun. Bu mübarek gecenin Vatanımıza, Milletimize ve Tüm İsalam alemine hayırlar getirmesi dileğiyle.
Derneğimizin çeşitli tarihlerde İstanbul, Ankara ve İzmir illerinde gerçerkleştirdiği ziyaret gezileri ve neticeleri aşağıda belirtilmiştir. Gezilerde görüşülen köylülerimiz birlik ve beraberlik içerisinde köyümüzün kalkınması için tüm gayretleri göstereceklerini belirtmişlerdir.
Kurban Bayramınızı en içten duygularla kutlar yaşam boyu sağlıklar dilerim
YÖNETİM KURULU ADINA B Ş K Ragıp K A D I O Ğ L U
11. Geleneksel Gökyurt Köyü Kültür ve Turizm Şöleni
Geleneksel Şölenimizle ilgili bilgiler aşağıdaki gibidir. Tüm köylülerimize önemle duyurulur.
Derneğimizin kısa mesaj ile üyelerimizi bilgilemdirme sistemi faaliyete geçmiştir...Vefat, düğün, hastalık gibi hemşerilerimizin özel veya acılı günleri kısa mesaj sistemi ile duyurulacaktır. Bu bağlamda üyelerimizin ve hemşerilerimizin dernek yönetimi ile irtibata geçerek cep telefon numaralarını güncellemeleri gerekmektedir. Bu konuda göstereceğiniz hassasiyet için şimdiden teşekkür ederiz.
Kilistra Gökyurt Kültür ve Turizm Derneğinin yapılan olağan genel kurulunda yeni dernek yönetimi seçilmiştir.
Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemine ait 500’e yakın eserin bulunduğu, 9 bin yıllık tarihe beşiklik eden tarih ve kültür şehri Konya, turizmde sadece Mevlânâ Müzesi, İnce Minare ve Karatay Müzesi ile tanındığı için yeterince yabancı turist çekemiyor.
Bizim köyümüzün yüksek ve efsanevi bir tarihe sahip olan Alisumas Dağının zirvesine yakın olan bir pınarın efasnesini anlatacağım bu yazımda. İsmail Detseli Yazının devamını okumak için bu linki veya Hikaye ve Masallar bölümümüzdeki ilgili yeri tıklayabilirler.
Konya Büyükşehir Belediyesi, Ticaret Odası, Sanayi Odası, Ticaret Borsası, Esnaf ve Sanatkarlar Odalar Birliği, Türsab, Gazeteciler Cemiyeti, Turistik Belgeli Konaklama ve Yiyecek İçecek Tesisleri, Otelciler Odası, Lokantacılar Odası ve üye sivil toplum kuruluşlarıyla yapılan ortak çalışmalar sonucu Konya’nın 7 harikası Mevlana Kültür Merkezinde ve Kule Site Alışveriş Merkezinde oylanıyor.
Sayın İsmail Detseli'nin TYB (Türkiye Yazarlar Birliği) binasında, yeni kitabı için tanıtım ve imza günü vardır. Tüm hemşehrilerimiz imza gününe davetlidir. Yer : TYB Binası Tarih : 21 Temmuz 2010 Saat: 11:00
Selçuk Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Araştırma Görevlisi Bizantolog İlker Mete Mimiroğlu, Eşi Araştırma Görevlisi Arzu Mimiroğlu ve bölüm öğrencileri, köyümüzü ve Alısumas Tepesini kapsayan araştırma gezisi düzenlediler.
Türkiye'yi ağlatan kazada 2 kayıp da bizim köyden..
Ürgüp Göreme'ye geziye giden 2-A sınıfı öğrencilerini taşıyan otobüs, Aksaray'da kaza yapmış ve 33 öğrenci ve veli kazada hayatını kaybetmişti.
Mevlüt Saatçi ve Bitti Hüseyin'i ni kaybettik...
Berat Kandili, Yüce Rabbimiz nezdinde beratımıza vesile olduğu, Rabbimizin affediciliğine ve bağışlayıcılığına sığınmayı öğrettiği gibi, aynı zamanda kırılan kalpleri onarma, dargınlık duvarlarını yıkma, kin, nefret ve intikam duygularını aşma günüdür. Yaradan’ın affına erebilmek için yaradılanı affetme günüdür. Diyanet İşleri Başkanlığının Mesajını okumak için tıklayınız