Okunma Sayısı : 3618
Olay miladi 1880/1885’li yıllara dayanır. Akören’de kardeşleri, aile efradı ve çocukları ile oldukça kalabalık bir aile vardır. İsmail Detseli anlatıyor. Otururken can arkadaşlar Hoş konuşur laf lafı açar Sohbet gittikçe koyulaşır O tatlı dillerden inciler saçar: Görüntü ve yaşayışına meczup denenler Onlardır hak yanında esas erenler.
İsmail DETSELİ Dünyanın en eski yerleşim yeri olan Çatalhöyük’e 49 km mesafede olan bu ilçemizin eskiden gür ormanlarla kaplı bir yer olduğu ve bu ormanlarda bol av hayvan bulunduğundan ‘av veren’, ‘av vuran’ denirken zamanla Avren ismini almıştır. Bu ilçemizin tarihi milattan önce 6500–7000 yıllarına dayanmaktadır. Biz gelelim esas konumuza… Bu isimler de neyin nesi diye sorabilirsiniz. Haklısınız üç isim değişikliği… Aynı ismin başka şekillerde kullanılması sonucu bugüne gelmiş güzel ilçemizde yaklaşık 120 veya 125 sene kadar evvel -belki de daha fazla olabilir- yaşanmış ilgi ile okunacak bir olaydan bahsedeceğim. Bir başkaları olaya kendisi ve yöresi adına sahip çıkmak isterse yanlış olduğunu hemen ispata hazırım, çünkü olayın kaynak kişisi halen yaşayan Akörenli emekli öğretmen Kadir Ağa’dır…
Olay miladi 1880/1885’li yıllara dayanır. Akören’de kardeşleri, aile efradı ve çocukları ile oldukça kalabalık, Kara Mustafalar diye anılan bir aile vardır. Ailenin reisi de bilge bir insan olan Mehmet Ağa’dır. Bu ailenin reisi Mehmet Ağa bir gün yanına hanımını ve kardeşlerini alarak hayli kalabalık olarak Akören’e ait bir dağa, merkeplerle odun toplamaya giderler. Odunun kolay kesilenini bulmak için ormanda gezerken, bir de ne görsünler. Çırılçıplak, anadan üryan, her tarafı kıllı kılpanlı, saç sakal birbirine karışmış bir adam… Biraz da ürpererek yanına varıp çevresini sararlar, evin reisi hemen bu adamı kıskıvrak yakalar. Kim olduğunu, nereden gelip nereye gittiğini sorar? Adam tam anlaşılmayan bir dil ile ama Türkçe olarak kekeme bir dille “Ben Bozkırlıyım, Dere köyündenim, buraya dereden her gün gelir giderim.” Tüm dağı göstererek “buralar benim” der. Ortalık güz mevsimidir. Çok da soğuktur, kafilenin büyüğü Mehmet Ağa ve yanındakiler üzerlerindeki fazladan elbiseyi çıkarıp çıplak adama giydirirler ve ısınmasını sağlarlar, karnını da doyururlar. Ve bunu Akören’e getirmeye karar verirler. Odunu kestikten sonra da Akören’e getirirler. O da “gitmem” diye itiraz etmez, yolda gelirken, aile fertleri “sen bu adamı ne cesaretle eve götürüyorsun, delimi tepek mi? Hırlımı hırsız mı? Nerde yatırıp kaldıracaksın, köyde bir başkalarına falan sarkıntılık yapar. Allah korusun derler” ama aile reisinin adama kanı kaynamıştır ve ona acımaktadır. “Yok yok öyle bir şey yapacak adam değil, Allah adamı korkmayın” der ve onların vesvesesini boşa çıkarır. Adamın köye getirilip, üstünü başını yeni elbiselerle donatılıp, güzelce tıraşı yapılıp tertemiz banyo yaptırdıktan sonra aklı başına gelir. İlkten adını söyleyemeyen adam adını hatırlar ve “İsmim Mehmet Ağa” der. Bundan sonra adamın ismi Deli Mehmet olarak anılmaya başlar. Zaten de Bozkır’ın Dere Köyü’nde Deli Memet diye anılırmış. Ama adam akıllı delidir, kimsede olmayan bazı hasletlere sahiptir ama bunu yalnız evin reisi, bir kızı iki oğlu ve hanımı bilmektedirler. Çünkü deli Memet Ağa’ya devamlı şu teklifi yapmaktadır. “Ağa, ben eşek ve atların, ineklerin yattığı ahırda yatmak istiyorum.” Ağanın “Olmaz oğlum ayıp ev varken ahırda yatılır mı?” demesine aldırmaz, ahırda kendisine bir ranza yaparlar, orada yatmayı sürdürür. O ahırda hayvanlarla konuşur, dertleşir. Onların kişneme ve anırmalarına seslenerek cevap verir, bazen ağaya “gördün mü ağa kır at ‘yarın Karataş’a ekine gideceğiz’ diyor bak” dermiş ve ertesi gün oraya ekin biçmeye gidilirmiş. Memet hayvanlarla dertleşirken o gün olan olayları onlara anlatır, bazen hüzünlenir bazen gülermiş. Hayvanlar da bunun konuşmalarına karşılık verir, kendi dillerince anırır veya kişnerlermiş. Ağa, çocukları ve hanımı bunun farkına varır, bu Memet’te bir değişiklik olduğunu anlarlarmış ama Memet’ten bu konuda sır alamazlarmış. Günler gelmiş geçmiş, Memet “baba” diye hitap ettiği ağanın hanımına da “aba”, oğullarına da “ağa” dermiş. Bir gün reis baba Memet’e iyice güven sağladıktan sonra, derki: “Memet ben hayırlı yola, hacca gideceğim. Aban, işler ve çocuklar sana emanet. Göreyim seni” der. O da “hiç marak (merak) etme baba sen, ben buradaki her işin hakkından gelirim” der. Zaten ağanın başka yardımcıları da var evde ama yine de Deli Memet ile ağa güven tazelemek ister. Ve nihayet ağa vasıta olmadığı için 5-6 ay sürecek olan hac yolculuğuna -eskilerin anlattığına göre- deve ile çıkar. Dört beş ay sonra Mekke’ye vasıl olurlar. Ve hac ibadetlerine başlayıp devam ederlerken bir gün arkadaşları ile sohbet arasında caminin duvarına yaslanan Mehmet Ağa “Yahu arkadaşlar şimdi yanımızda hanımlar da olsaydı şöyle bir helva yapsalar da yesek iyi olma mıydı?” der. Tabi bu espri olsun diye konuşulan latifeler unutulur. O gün Deli Memet hemen ağanın oğlunun yanına varıp derki: “Ağa abama söyle hacda kadir babamın canı helva istedi. Abam çok bir helva yapsın ben bir koşuda babama verip geleyim” der. Oğlan bu durumu anasına iletince anası “Oğlum sanırım garip Memedimin canı helva çekti herhalde hemen yapayım da götürün yesin aslan memedim” der. Ve helvayı yapar, koca bir bakır helkeye doldurup Memet’in yattığı hariciye denilen yere oğluyla gönderir. Memet bakar helva yapılmış ama helkenin ağzı açık. Akşam karanlığı hemen eve koşar ve evin hanımına “aba” der. “Bu helva bakracının ağzına bir bez bağla ben bunu taaa Mekke’ye babama götüreceğim.” Saf kalpli Anadolu kadını, Memet’in bunu utandığından söylediğini zannederek, “hay hay Memet” der onu kırmaz ve bakracın ağzını temiz beyaz bir bez ile bağlar. Ve herkes gece evlerine çekilip yatarlar. Memet elinde helva helkesi, sabaha yakın namaz vakti Beyti Şerif’in önünde hacda ibadet etmekte olan ağasının karşısına geçer. “Ağa sen dün helva istemiştin ya abama yaptırdım, yeyin diye size getirdim. Biraz geciktim amma yol garanlıktı gusura kalma, buyur ağa buyur” der. Şaşkınlıktan ne yapacağını bilemeyen ağa “Oğlum Memet, sen ne zaman geldin biz dört aydır yoldayız madem gelecektin de beraber gelseydik ya” der. Memet ses vermez ellerini göbeği üzerine kavuşturup durur. Ağanın köylü arkadaşları işin farkına varırlar. “Yahu Mehmet ağa sen gelince Beyti Şerifin dibinde şöyle demiştin ya, bir helva olsada yesek diye belli ki bu saf kalpli Allah dostu Memet’e malum olmuş yaptırıp gelmiş işte. Bu senin Memet’te bir değişiklik var, sen bu adama iyi sahip ol” derler. “Deli Mehmet ağaya baba sen gelirken helkeyi al gel köyde lazım olur, ben hemen gideyim” der. Ağa “dur Memet bir şeyler alayım da abana götür ver” diye baya bir çıkın içersine kıymetli şeyler koyar… Arkadaşlarının yanında kendisini belli bir şeyini de koyar Memedi “hadi güle güle” diye gönderir. Deli Memet sabah erkenden evde abasına varır, “aba bakır tası ağam alıkoydu, helvayı yiyip gelirken getirecek, sana da şunları gönderdi, hepinize selamı var” der. Kadın yine bir şey anlamaz “Allah Allah bu kıymetli şeyleri nereden aldı bu adam acaba? Beyim Mehmet giderken filan mı unuttu da bu bir yerden buldu mu geldi? Çünkü beyimin tespihi de var” der ve Memedin verdiği eşyaları saklar. Beyi hacdan dönünce “bey bizim Memet bazı şeyler getirdi, senin verdiğini söyledi, ben de inanamadım, aha şuraya sakladım, bak hele” der. Beyi “yahu hanım böyle böyle oldu, Memet sana gönderdiğim şeyleri getirdi mi? Bana gönderdiğin helvayı birkaç gün yedik. Bu Memet’te bir keramet var” deyince, kadın durumun inceliğini anlar ve Allah’ın verdiği bu Memet’teki hasletten haya eder, baygın düşer ve bütün aile fertlerinin Memet’e karşı sevgisi bir kat daha artar. Hatta işleri bile bazen onun söz oluruna bırakırlar hiç yanlış işi olmazmış. Bu ailenin yanında Memet tam 17 sene kalmış, hatta bazı hastalık durumlarında bile, aileye telkinde bulunur, dediği yapılınca şifa bulurlarmış. Nitekim bu olaydan sonra baygınlık geçiren abasının ayılması için ağaya “baba şunu yap abam ayılır” demiş. Memedin dedikleri yapılınca kadın kendisine gelmiş. Ve günler böyle iyi geçerken aile mutlu iken bir gün Memet “ağa ben o dağa odun kesmeye gideceğim” der. Ağa Memet “beraber gidelim veya oğlanlardan birini yanına al olur mu?” der. Memet, Ağa ile beraber gitmeyi kabul eder ve. Giderler, Memedi buldukları dağa varırlar. “Ağa sen odunu kese dur ben şurada bir yere bakayım, tamam mı baba? Benim günüm artık burada yetti, burada bitti, burada yitti gitti” der. Ve gözden kaybolur, bir daha da görünmez. Sonra Akören’den hacca gidenler dönüşte ağaya “Senin deli Memedi hacda gördük, o ne güzellik, o ne sadakat bize çok yardımı oldu” derlermiş. Ne olduğunu Allah bilir, asla kimseyi hor görmeyelim. Yunus’un dediğiyle “Yaratılanı sevelim Yaratandan ötürü.” Saygılarımla…
Ortalama Üye Değerlendirmesi
W1I XB4 Q X K AYL UFL H85 E9K R U N U X MMX DE7 GJ7
Gönderilen yeni yorum yok
Sayın İsmail Detseli'nin Memleket Gazetesi'nde çıkan yazısı. Orjinali için bu linki tıklayabilir veya buradan okumaya devam edebilirsiniz.
İsmail DETSELİ
Köylümüz Ali Baloğlu (Bittigilin Ali) 02-03-2009 günü vefat etmiştir. Cenazesi ikindi namazını müteakip üçler mezarlığına defnedilmiştir. Merhuma Allah tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileriz.
Berat Kandili, Yüce Rabbimiz nezdinde beratımıza vesile olduğu, Rabbimizin affediciliğine ve bağışlayıcılığına sığınmayı öğrettiği gibi, aynı zamanda kırılan kalpleri onarma, dargınlık duvarlarını yıkma, kin, nefret ve intikam duygularını aşma günüdür. Yaradan’ın affına erebilmek için yaradılanı affetme günüdür. Diyanet İşleri Başkanlığının Mesajını okumak için tıklayınız
Receb-i şerifin ilk Cuma gecesi Regaib gecesidir. Her Cuma gecesi kıymetlidir. Bu iki kıymetli gece bir araya gelince, bu gecenin kıymeti daha da artmaktadır. Allahü teâlâ, bu gecede, mümin kullarına, ragibetler, yani ihsanlar, ikramlar yapar. Bu geceye hürmet edenleri affeder. Bu gece yapılan dua red olunmaz ve namaz, oruç, sadaka gibi ibadetlere, sayısız sevaplar verilir.2012 Regaip Kandilini 24 Mayıs Perşembeyi Cuma'ya bağlayan gecede idrak edeceğiz. Kandiliniz mübarek olsun
Derneğimizin kısa mesaj ile üyelerimizi bilgilemdirme sistemi faaliyete geçmiştir...Vefat, düğün, hastalık gibi hemşerilerimizin özel veya acılı günleri kısa mesaj sistemi ile duyurulacaktır. Bu bağlamda üyelerimizin ve hemşerilerimizin dernek yönetimi ile irtibata geçerek cep telefon numaralarını güncellemeleri gerekmektedir. Bu konuda göstereceğiniz hassasiyet için şimdiden teşekkür ederiz.
Kilistra (Gökyurt) Kültür ve Turizm Derneği Yönetim Kurulu
Sayın İsmail Detseli'nin TYB (Türkiye Yazarlar Birliği) binasında, yeni kitabı için tanıtım ve imza günü vardır. Tüm hemşehrilerimiz imza gününe davetlidir. Yer : TYB Binası Tarih : 21 Temmuz 2010 Saat: 11:00
Karun Hazinesi'ne ait kanatlı denizatı biçimindeki altın broşun, Uşak Arkeoloji Müzesi'nden çalınıp yerine sahtesinin konulması müzelerdeki güvenlik açığını bir kez daha gündeme getirdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı soruşturmanın devam ettiğini söylerken, Karun Hazinesi'nin Türkiye'ye kazandırılmasında emeği geçenler ise hırsızlık olayına haklı olarak daha fazla tepki gösteriyor. Ülkemiz müzelerinde çok değerli kültür hazineleri sergileniyor, ancak gelişmiş teknolojilere dayalı güvenlik sistemleri ne yazık ki hala yok.
Kurban Bayramınızı en içten duygularla kutlar yaşam boyu sağlıklar dilerim
YÖNETİM KURULU ADINA B Ş K Ragıp K A D I O Ğ L U
İstanbul'daki Geleneksel Pikniğimiz daha önceden açıkladığımız Çatalca'daki yerde yapılmayacaktır. Bu seneki piknik yeri olarak "Beykoz Korusu'nda 3 Haziran 2007 Pazar günü yapılacaktır.
Tüm Hemşehrilerimize duyurulur. HASAN ATEŞCİ İst. Denek Başkanı
Selçuk Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Araştırma Görevlisi Bizantolog İlker Mete Mimiroğlu, Eşi Araştırma Görevlisi Arzu Mimiroğlu ve bölüm öğrencileri, köyümüzü ve Alısumas Tepesini kapsayan araştırma gezisi düzenlediler.
Derneğimizin çeşitli tarihlerde İstanbul, Ankara ve İzmir illerinde gerçerkleştirdiği ziyaret gezileri ve neticeleri aşağıda belirtilmiştir. Gezilerde görüşülen köylülerimiz birlik ve beraberlik içerisinde köyümüzün kalkınması için tüm gayretleri göstereceklerini belirtmişlerdir.
Tüm İslam aleminin ve değerli köylülerimizin Ramazan Bayramını kutlar daha nice bayramlara sağlık mutluluk birlik ve beraberlik içinde erişmelerini dileriz.
Dernek Yönetim Kurulu
Konya Büyükşehir Belediyesi, Ticaret Odası, Sanayi Odası, Ticaret Borsası, Esnaf ve Sanatkarlar Odalar Birliği, Türsab, Gazeteciler Cemiyeti, Turistik Belgeli Konaklama ve Yiyecek İçecek Tesisleri, Otelciler Odası, Lokantacılar Odası ve üye sivil toplum kuruluşlarıyla yapılan ortak çalışmalar sonucu Konya’nın 7 harikası Mevlana Kültür Merkezinde ve Kule Site Alışveriş Merkezinde oylanıyor.
Sayı İsmail Detseliden bir çalışma daha.. Babamızdan dedemizden dinlediğimiz, hayal meyal hatırladığımız Arzu ile Kamber masalı artık arşivimizde yer alıyor. Arzu ile Kamber Masalını okumak için burayı tıklayınız veya Hikaye ve Masallar bölümümüzden okuyabilirsiniz.
29 Mart 2009 tarihinde Ülkemizde yerel seçimler yapılmıştır. Her İl, İlçe, Belde ve köylerimiz 5 yıl süreyle kendilerini yönetecek kişileri seçmek amacıyla sandık başına gitmiştir.
Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemine ait 500’e yakın eserin bulunduğu, 9 bin yıllık tarihe beşiklik eden tarih ve kültür şehri Konya, turizmde sadece Mevlânâ Müzesi, İnce Minare ve Karatay Müzesi ile tanındığı için yeterince yabancı turist çekemiyor.
Mevlüt Saatçi ve Bitti Hüseyin'i ni kaybettik...
Bizim köyümüzün yüksek ve efsanevi bir tarihe sahip olan Alisumas Dağının zirvesine yakın olan bir pınarın efasnesini anlatacağım bu yazımda. İsmail Detseli Yazının devamını okumak için bu linki veya Hikaye ve Masallar bölümümüzdeki ilgili yeri tıklayabilirler.
Tüm İslam aleminin ve Gökyurt'lu hemşerilerimizin bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi mübarek olsun. Bu mübarek gecenin Vatanımıza, Milletimize ve Tüm İsalam alemine hayırlar getirmesi dileğiyle.
Konya Postası gazetesi yazarı İlker Mete Mimiroğlu'nun 18 Ağustos 2008 tarihli gazetede yayınlanan makalesini buradan okuyabilirsiniz. Yazara köyümüzle ilgili yaptığı çalışmalardan ve hassasiyetinden dolayı teşekkür ederiz.
Bugünkü bölümümüzde de, İlker Mete Mimiroğlu’nın, “ Günümüze ulaşabilen bir Ortaçağ kenti” makalesine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
2008 YILI OLAGAN GENEL KURULU TOPLANTISI 17/2/2008 PAZAR GÜNÜ SAAT 13,00 DE DERNEK MERKEZİ (YAYLA GÜZİDE HANIM SOKAK GÜZİDE AP.No.18/A BAHÇELİEVLER / İST. ADRESİNDEDİR. İSTANBULDAKİ TÜM HEMŞEHRİLERİMİZİN GENEL KURUL TOPLANTISINA KATILIP YENİ YÖNETİM KURULU ve ORGANLARINI SEÇMELERİNİ KURUCU BAŞKAN OLARAK RİCA EDİYORUM.(Dernegimizin yaşaması için bu gereklidir.) LÜTFEN HERKEZ YANINDA BİRİNİ GETİRSİN
Hasan ATEŞCİ İst.Dern.Başk.
Türkiye'yi ağlatan kazada 2 kayıp da bizim köyden..
Ürgüp Göreme'ye geziye giden 2-A sınıfı öğrencilerini taşıyan otobüs, Aksaray'da kaza yapmış ve 33 öğrenci ve veli kazada hayatını kaybetmişti.
Yaklaşık 40 yıldır kazılar yapılan çatalhöyük ve (diğer iki höyük) Konya'ya gidildiğinde mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden biridir. Konya’nın Çumra İlçesi sınırlarında olan bu höyük'te yapılan çalışmalar sonucunda 13 yapı katı açığa çıkartılmıştır. Zoldra ise Kilistra civarındaki diğer bir ilginç höyüktür.
Hemen çevresindekiler yanına yaklaşıp, neye baktığını acaba neyin noksan olduğunu sordular sanırım. Kulaklığını eliyle iyice kulağına yerleştiren İnönü merhum, yarı soranlara, yarı da mikrofona doğru yükselen sesiyle şunları söyledi: “Hani benim kader arkadaşım, silah arkadaşım, can dostum sakallı Memiş’im yok mu?” dedi. Devamı için Ünlülerimiz linkini veya burayı tıklayabilirsiniz.
11. Geleneksel Gökyurt Köyü Kültür ve Turizm Şöleni
Geleneksel Şölenimizle ilgili bilgiler aşağıdaki gibidir. Tüm köylülerimize önemle duyurulur.
23 Eylül 2009 Çarşamba İsmail Detseli’nin Memleket Gazetesi’ndeki yazısı. Ah o eski Ramazanlar: Eskiden beridir Anadolu’muzda Ramazan ayının atmosferi bir başka olur. Tabii Konya’mızda ve civar dağ köylerinde bu Ramazan’a yaklaşım bir başkadır.
Kilistralı esnafların tanıtıldığı 'HARMANLAR' bölümü eklenmiştir
Kilistra Antik kenti M.S. 7. y.y'da Kapodokya benzeri yumuşak kayaların oyulması ile bir çok kaya yerleşmesi oluşturulmuştur. 1998 yılında giderleri il özel idare müdürlüğü tarafından karşılanmak üzere Konya Müze Müdürlüğü adına yapılan kurtarma kazısı çalışmalarında, Haç Planlı Şapel, Sümbül Kilise, Büyük Su Sarnıcı ve Şırahanelerde temizlik, restorasyon, çevre düzenlemesi yapılmıştır.
Tekkeli Osman Demir (Çavuş Osmanı) 19-Mart-2008 Çarşamba günü vefat etmiştir. Akşam namazı sırasında defnedilmiştir. Merhuma Allah'tan rahmet, yakınlarına ve tüm hemşehrilerimize başsağlığı dileriz.
GİDESİM GELDİ
Yıllardır ayrıyım Gökyurt köyünden Çok özledim bir gün gidesim geldi Köy içinde yaren ahbap dolaşıp Eş dostuma bir selam edesim geldi
Sayın İsmail Detseli'nin şiirni okumak için bu linki tıklayınız veya Sizden Gelenler Bölümünü ziyaret edinizi
Kilistra'da kış ve düğün resimleri eklenmiştir...
Köyümüz'ün gazisini kaybettik
Köyümüzden Süleyman Güney (Kıbrıslılaın Süleyman) vefat etmiştir. Merhuma Allah'tan rahmet, yakınlarına ve tüm köylümüze başsağlığı dileriz.
Kilistra Gökyurt Kültür ve Turizm Derneğinin yapılan olağan genel kurulunda yeni dernek yönetimi seçilmiştir.