Okunma Sayısı : 2349
Yazın, Ramazan ayında, köylüye tellal vasıtası ile ilan edilir. "Heyyyy ahali!! herkes evinden birer kap getirsin. Mevlitlerin Kuyusundan veya Ardıç Altı Sarnıcından kar çıkarılıp dağıtılacak!!" derdi tellal. Ya bekçi Sarı Mehmet olarak bilinen emmi inerdi kuyuya, ya da Yuvalak Ahmet Emmi merhum inerdi dağıtıcı olarak. İsmail Detseli'den Yakın Tarihten Anılar bölümünde..
Değerli okurlarım bundan 50 60 yıl kadar önceki yaz gününe gelen Ramazan-ı Şerifte tutulan oruçlardan ve kılınan teravihlerden aklımın erdiğince, dilimin döndüğünce bahsetmek, o hatıraları sizlerle paylaşmak isterim. O yokluklu ve zor günlerde, Ramazanın yaz gününe geldiği bu günlere göre, rençperliğin zor dedikçe zor olduğu, hani derler ya "çapa ile ekilip sıpa ile çekildiği" zor yılları anımsadıkça, dillerim boğazıma çekilir, ağzım kurur, dudaklarımın etrafı pesenleşir. Ben çocuktum ama, rahmetli anne babamın ve komşularımızın, köylümüzün neler çektiklerini çok iyi hatırlıyorum. Ramazan günlerinin kışa doğru yaklaştığı, ama benim de - mükellef olmasam da- heves ederek tuttuğum oruçları, çektiğim zorlukları anlatayım. Ben bu yaşıma kadar 3. kere yaz orucunu tutuyorum. İlkinde 10-12 yaşlarında idim, ikinci yazda 35-40 yaşlarında, şimdi ise 65 e doğru yol aldık. İlk yıllarda çok bir sorumluluk olmadığı için pek benimsemedik, ancak atalarımızın çektiği zorlukları gözlemledik. O yılların çalışma koşulları, çiftçilik çok zordu. Yiyecek, giyecek te şimdiki kadar bol değildi. Traktör yok, hatta at çifti bile yok rençperin % 95inde. Bizim yörelerde, dağ köylerinde, Mayıs ayı sonlarından Haziranın sonuna kadar çayırlardan yeşil otlar biçilir, burma yapılarak evlere merkeplere sarılıp taşınır. Kurutulup samanlığa basılarak kışa koyun ve öküz, inek, tana gibi sığırların yemi olarak hazır edilir. Temmuz ayında tam ekinler erer - olgunlaşır, önce arpa işlenir, sonraları buğdayları işlemeye yani tarladan orak ile biçmeye - deste yapıp, merkeplerle harmanlara çekmeye başlarız. Ortalık "Orak ayı" - güneşin bütün şiddeti ile yakıp kavurduğu ay. Traktör biçerdöver Hak getire.. Gece sahur yemeğinden sonra erkenden merkepler salınır, tarlalar uzakta ise - ki bizim köyümüzün arazisi çok geniş kuruçay, döllük, davutlar, sağır kaya, kışla, oyumağaç, fesliki, dedeler, körkuyu boğazı ve çakıllı gibi tarlaların bol olduğu yerlerin yolu köye en az 2 saat sürerdi- İşte böyle bir iki saat yol gidilir ve tarlaya varılıp ekini oraklarla işlemeye başlarız. Ortalık kuşluk oldu da güneş yakmaya başladı mı oraklar elden bırakılır ve bir ağaç var ise tarlanın yanında onun gölgesine yok ise çevreden kesilen yapraklı çalılardan bir cerge yapıp onun gölgesine yatılır. Ayaklarda yün çorap, başta kasket veya bir çeşit şapka, annelerimizde bacılarımızda başında çalık çember mutlaka bağlıdır. Üzerlerinde ne bulduysa giydiği o kaba elbiseler, yakıcı güneşin altında onların bir başka yakıcılığı var. ikindiye kadar yatılır ne kadar açlıkta uyunursa uyunur. Akşamüzeri tekrar kalkılır. Yine elde oraklar ekinler biçilmeye başlanır. Akşam oluncaya kadar orak sallanır, biçilen ekin desteleri akşamüzeri merkeplere sarılır, yola düşülür. Yine o uzun yolculuk devam eder. İftar çok zaman yolda olur. Ekmek yemek nerde? Zaten millet susuz yanmıştır. Yolda kuyu, sarnıç, çeşme, akar çay, dere, ne bulursa oradan bolca su içer, oda açlıkla mideye dikilir, artık sürüne sürüne ve zor harmana gelinir, merkeplerin yükü yıkılır, sonra eve gelinir, gelince namaz niyaz, boğaz, varsa yatmak - iki saat kadar uyku, haydi sahur. İşlerin zorluğundan tabi, ekin biçmek olsun, harman da düğen sürmek olsun, çok uzun zaman alır, bazı aileler kasım ayına kadar harmandan kalkamazdı. O yıllarda buzdolabı yok, çamaşır makinesi yok, kadınların işleri heriflere nazaran daha çok ve çileli. Bundan dolayı zamanın köy ileri gelenleri ve ihtiyar heyeti kıştan akıllı davranırlardı. Bizim köyümüz Kilistra da bilhassa eski erken Bizans döneminden kalma büyük sarnıç ve geniş ve derin kazılmış kayadan oyma kuyular vardır. Buralar kışın bol kar yağdığında karla doldurulur, üzeri saman ve meşe ağacının yaprakları ile kapatılır - hava aldırılmazdı. Yazın, Ramazan ayında, köylüye tellal vasıtası ile ilan edilir. "Heyyyy ahali herkes evinden birer kap getirsin. Mevlitlerin kuyusundan veya ardıç altı sarnıcından kar çıkarılıp dağıtılacak" derdi tellal. Ya bekçi sarı Mehmet olarak bilinen emmi inerdi kuyuya yâda yuvalak Ahmet emmi merhum inerdi dağıtıcı olarak. Artık köylüler ellerinde tepsi sahan ne varsa - o yıllarda naylon kap diye bir şeyler yoktu, hep bakır kaplar vardı, alüminyum kap bile nadirdi evlerimizde, çinko tepsiler meşhurdu- bunlardan birer kapla gelirler evlerine kar götürüp içersine pekmezde konunca mübarek pek leziz olurdu. İnsanlar buzdolabı yenine onunla serinlerlerdi. Burada artık anılara geldi sıra, onları anlatarak yazıyı bitirelim. Bir kere bende bayılmışım. Merhum Ramazan ceylan( kıpık Ramazanı) ile köy sığırlarının çobanı olduk. Bende ilkokulu yeni bitirdim yaşım henüz 11 i bitirmek üzere. Ramazan o yıllarda halen Mayıs aylarına geliyordu günler uzun. Rahmetli anacığım yalvarıyor bana yavrum küçüksün bu yıl orucu tutma dayanamazsın diye ama ben "yok- illa da tutacağım" diye ısrarcıyım. Bir akşam üzeri, artık otlattığımız sığırları köye doğru çevirdik - geleceğiz. Yolda köy yaklaşık iki saat sürerdi. Ben sığır sürüsünün ardından geliyorum, Ramazan emmi ise önünden gidiyor. Ekinlere zarar vermesinler diye onları düzene sokuyor. Dağlarda, yollarda kimseler yok. İşler az olduğundan, mübarek gün herkes evine erkenden çekiliyor. Şöyle başım bir döner gibi oldu, artık köye yaklaşıyorduk, bir çay kenarından geçecektik, suyun kenarında olduğumu hatırlıyorum, sonrasına aklım ermiyor. Sığır bir dik ve uzun yokuştan çıkıyordu (aygır yokuşu). Yukarda Ramazan emmi merhum bakar ben yokum, geç kaldı zannederek bir daha ardına benim gelip gelmediğime bakmaz, öylece eve kadar gelir. Köyle bayıldığım yerin arası 3 km var. Anam sorar "İramazan emmi ısmayıl nerde?" diye O'da "bilmem, arkada geliyordu" der, evine koyar gider. Anacığım yollara düşer "ısmayıl ısmayıl" bağıra ünleye biraz yolda kaldığımı fark eder, anacığım çok zeki idi. Yakınımda anamın sesini duyuyorum ama, cevap vermeye takatim yok. Elimle işaret ettim ana diye de seslendim sanırım guzummmm diye üzerime koşarak anam beni kucağına aldı, çaydan avuçlarında su getirip bana içirmek istedi ama yine inat ediyorum. Artık dilim açıldı, "ana akşam yakın suyu içirme" diye içmedim orucu bozmadım. Amma anacığım dalına aldı beni, eve kadar getirdi onca yolu. Ve ertesi günü beni istirahat ettirdiler anacığım gitti sığır otlatmaya Ramazan emmi ile.. Bir akşam başıma gelenler. O gün sığırı erken getirmiştik. Anam koca ocakta yemek yapıyordu. "Anacığım canım top yumurtadan sıkma istiyor" dedim. Güzel anam hemen bir yumurta koydu ateşin üzerine, rafadan pişirip bana bir sıkma yaptı. Hemen abdest alıp, yakınımızdaki dedem merhumun imamı olduğu mescide koştum. Elimde sıkma, ağzıma yakın, topun atılmasını bekliyorum. Evet adaba uygun değil yaptığım, ama ben hem çobanım, hem de çocuğum. Yaşlı komşumuz olan, cemaatten biri yanıma yaklaştı "kalk ulen eş.. o.. eşek.. senin tuttuğun oruç eksik olsun. Kalk git evine" diye beni bir azarladı ki, yerimde donup kaldım. Ağlayamadım, cevap veremedim ama çevreme baktım, herkes o merhum adama ters ters bakıp bir şeyler mırıldanıyorlardı ki dedem merhum, caminin imamı yanma geldi, "üzülme yavrum Allah senin orucunu tamamıyla kabul etti. Bu terbiyesiz adamın orucunu da sildi attı. Bu kadar insanın arasında, bir çocuğun kalbini kırmak, o kadar kolay ki.. ama onu yapmak çok zor. Ayıp sana, yazıklar olsun efendi.. sen defol bu halkın içinden" dedi. İşte benim teller boşaldı ve saatlerce ağladım, namazımı ağlayarak kıldım. Sıkmayı yemedim oraya bıraktım. 3 gün sonra dedem bize geldi. "Oğlum üzülme, sen imtihanı kazandın guzum. O senin bıraktığın sıkma üç gündür seni bekliyor. Hiçbir kedi köpek ve kuş böcek bile yemedi onu. Hadi guzum gel o sıkmanı ye" dedi. Ertesi gün gittiğimde, halen sıkmam koyduğum taşın üzerinde duruyordu. Namazı kılıp çıktım, o sıkmayı da afiyetle yedim. Daha çok anılar var yaz orucuna ait ama bir daha anlatayım da sonunu bağlayalım. Merhum Kara Dayı Şevket vardı, İzmir'den geldi. İşleri bozulmuş, köye geldi. Köyün sığırlarına çoban oldu. Allah kimseyi yukardan aşağı indirmesin ama tabi düşmez kalkamaz bir Allah'tır, insanların başına her şey geliyor. Yine akşam namazı için mescit önünde cemaat toplandı. Kara Dayı çok aşırı sigara tiryakisi. Benim sıkma ile beklediğim gibi, o da kuşağındaki pafun tabakadan, kalınca dolayıp hazırladığı cigarası ile topun patlamasını bekliyor. Cemaat uyardı: "Şevket ağa, camiden çık biraz bir şeyler ye ondan sonra cıgarayı yak" diye. Onları kara dayı dinlemedi hiç ve top güm dedi Şevket emmi ezan okununcaya kadar ateşlediği cıgaradan üç dört nefes aldı. Ama tam biz camiye girerken o küt diye bayılıp düştü, gözleri tersine döndü. Cemaat onunla bir hayli uğraşıp su ile başını yüzünü yıkayıp, onu evine gönderdi, sonra namazlarını kıldı. Ben bir keresinde "Şevket emmi böyle sık sık cıgarayı neden içiyorsun?" dedim. "Ismaylım ahhh sen içirtenleri görsen, sen dertlerimi bir bilsen" diye birilerine gönderme yapıyordu ama ben çocuk aklımla onları çözemiyordum. İşte dilimin döndüğünce aklımın erdiğince eski hatıraları sizinle paylaşmaya çalıştım sevgili okurlarım. Hoşça kalın. İsmail Detseli
Ortalama Üye Değerlendirmesi
Yorum Sayısı: 1 / 1
Deneme Yorumu
Yazan:: Hasan Erkan () Tarih: 24-12-2009 07:34
Yazan:: Hasan Erkan Tarih: 24-12-2009 07:34
Yorum sistemimiz hayırlı olsun. Herkes ilgilendiği yazıya yorumunu ekleyebilir.
» Bu Yorumu Administratore raporla
» Yorumu cevapla...
A R 43 3 U R 71E 5 U8L MG4 P 1 N INS G8T N
Kilistra Antik kenti M.S. 7. y.y'da Kapodokya benzeri yumuşak kayaların oyulması ile bir çok kaya yerleşmesi oluşturulmuştur. 1998 yılında giderleri il özel idare müdürlüğü tarafından karşılanmak üzere Konya Müze Müdürlüğü adına yapılan kurtarma kazısı çalışmalarında, Haç Planlı Şapel, Sümbül Kilise, Büyük Su Sarnıcı ve Şırahanelerde temizlik, restorasyon, çevre düzenlemesi yapılmıştır.
Bizim köyümüzün yüksek ve efsanevi bir tarihe sahip olan Alisumas Dağının zirvesine yakın olan bir pınarın efasnesini anlatacağım bu yazımda. İsmail Detseli Yazının devamını okumak için bu linki veya Hikaye ve Masallar bölümümüzdeki ilgili yeri tıklayabilirler.
Konya Büyükşehir Belediyesi, Ticaret Odası, Sanayi Odası, Ticaret Borsası, Esnaf ve Sanatkarlar Odalar Birliği, Türsab, Gazeteciler Cemiyeti, Turistik Belgeli Konaklama ve Yiyecek İçecek Tesisleri, Otelciler Odası, Lokantacılar Odası ve üye sivil toplum kuruluşlarıyla yapılan ortak çalışmalar sonucu Konya’nın 7 harikası Mevlana Kültür Merkezinde ve Kule Site Alışveriş Merkezinde oylanıyor.
2008 YILI OLAGAN GENEL KURULU TOPLANTISI 17/2/2008 PAZAR GÜNÜ SAAT 13,00 DE DERNEK MERKEZİ (YAYLA GÜZİDE HANIM SOKAK GÜZİDE AP.No.18/A BAHÇELİEVLER / İST. ADRESİNDEDİR. İSTANBULDAKİ TÜM HEMŞEHRİLERİMİZİN GENEL KURUL TOPLANTISINA KATILIP YENİ YÖNETİM KURULU ve ORGANLARINI SEÇMELERİNİ KURUCU BAŞKAN OLARAK RİCA EDİYORUM.(Dernegimizin yaşaması için bu gereklidir.) LÜTFEN HERKEZ YANINDA BİRİNİ GETİRSİN
Hasan ATEŞCİ İst.Dern.Başk.
Karun Hazinesi'ne ait kanatlı denizatı biçimindeki altın broşun, Uşak Arkeoloji Müzesi'nden çalınıp yerine sahtesinin konulması müzelerdeki güvenlik açığını bir kez daha gündeme getirdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı soruşturmanın devam ettiğini söylerken, Karun Hazinesi'nin Türkiye'ye kazandırılmasında emeği geçenler ise hırsızlık olayına haklı olarak daha fazla tepki gösteriyor. Ülkemiz müzelerinde çok değerli kültür hazineleri sergileniyor, ancak gelişmiş teknolojilere dayalı güvenlik sistemleri ne yazık ki hala yok.
Köyümüzden Süleyman Güney (Kıbrıslılaın Süleyman) vefat etmiştir. Merhuma Allah'tan rahmet, yakınlarına ve tüm köylümüze başsağlığı dileriz.
Kilistra (Gökyurt) Kültür ve Turizm Derneği Yönetim Kurulu
Tüm İslam aleminin ve değerli köylülerimizin Ramazan Bayramını kutlar daha nice bayramlara sağlık mutluluk birlik ve beraberlik içinde erişmelerini dileriz.
Dernek Yönetim Kurulu
Derneğimizin kısa mesaj ile üyelerimizi bilgilemdirme sistemi faaliyete geçmiştir...Vefat, düğün, hastalık gibi hemşerilerimizin özel veya acılı günleri kısa mesaj sistemi ile duyurulacaktır. Bu bağlamda üyelerimizin ve hemşerilerimizin dernek yönetimi ile irtibata geçerek cep telefon numaralarını güncellemeleri gerekmektedir. Bu konuda göstereceğiniz hassasiyet için şimdiden teşekkür ederiz.
23 Eylül 2009 Çarşamba İsmail Detseli’nin Memleket Gazetesi’ndeki yazısı. Ah o eski Ramazanlar: Eskiden beridir Anadolu’muzda Ramazan ayının atmosferi bir başka olur. Tabii Konya’mızda ve civar dağ köylerinde bu Ramazan’a yaklaşım bir başkadır.
GİDESİM GELDİ
Yıllardır ayrıyım Gökyurt köyünden Çok özledim bir gün gidesim geldi Köy içinde yaren ahbap dolaşıp Eş dostuma bir selam edesim geldi
Sayın İsmail Detseli'nin şiirni okumak için bu linki tıklayınız veya Sizden Gelenler Bölümünü ziyaret edinizi
Mevlüt Saatçi ve Bitti Hüseyin'i ni kaybettik...
Türkiye'yi ağlatan kazada 2 kayıp da bizim köyden..
Ürgüp Göreme'ye geziye giden 2-A sınıfı öğrencilerini taşıyan otobüs, Aksaray'da kaza yapmış ve 33 öğrenci ve veli kazada hayatını kaybetmişti.
11. Geleneksel Gökyurt Köyü Kültür ve Turizm Şöleni
Geleneksel Şölenimizle ilgili bilgiler aşağıdaki gibidir. Tüm köylülerimize önemle duyurulur.
Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemine ait 500’e yakın eserin bulunduğu, 9 bin yıllık tarihe beşiklik eden tarih ve kültür şehri Konya, turizmde sadece Mevlânâ Müzesi, İnce Minare ve Karatay Müzesi ile tanındığı için yeterince yabancı turist çekemiyor.
Kurban Bayramınızı en içten duygularla kutlar yaşam boyu sağlıklar dilerim
YÖNETİM KURULU ADINA B Ş K Ragıp K A D I O Ğ L U
Sayın İsmail Detseli'nin Memleket Gazetesi'nde çıkan yazısı. Orjinali için bu linki tıklayabilir veya buradan okumaya devam edebilirsiniz.
İsmail DETSELİ
Selçuk Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Araştırma Görevlisi Bizantolog İlker Mete Mimiroğlu, Eşi Araştırma Görevlisi Arzu Mimiroğlu ve bölüm öğrencileri, köyümüzü ve Alısumas Tepesini kapsayan araştırma gezisi düzenlediler.
Tekkeli Osman Demir (Çavuş Osmanı) 19-Mart-2008 Çarşamba günü vefat etmiştir. Akşam namazı sırasında defnedilmiştir. Merhuma Allah'tan rahmet, yakınlarına ve tüm hemşehrilerimize başsağlığı dileriz.
Tüm İslam aleminin ve Gökyurt'lu hemşerilerimizin bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi mübarek olsun. Bu mübarek gecenin Vatanımıza, Milletimize ve Tüm İsalam alemine hayırlar getirmesi dileğiyle.
Sayın İsmail Detseli'nin TYB (Türkiye Yazarlar Birliği) binasında, yeni kitabı için tanıtım ve imza günü vardır. Tüm hemşehrilerimiz imza gününe davetlidir. Yer : TYB Binası Tarih : 21 Temmuz 2010 Saat: 11:00
Berat Kandili, Yüce Rabbimiz nezdinde beratımıza vesile olduğu, Rabbimizin affediciliğine ve bağışlayıcılığına sığınmayı öğrettiği gibi, aynı zamanda kırılan kalpleri onarma, dargınlık duvarlarını yıkma, kin, nefret ve intikam duygularını aşma günüdür. Yaradan’ın affına erebilmek için yaradılanı affetme günüdür. Diyanet İşleri Başkanlığının Mesajını okumak için tıklayınız
Kilistralı esnafların tanıtıldığı 'HARMANLAR' bölümü eklenmiştir
Kilistra Gökyurt Kültür ve Turizm Derneğinin yapılan olağan genel kurulunda yeni dernek yönetimi seçilmiştir.
Köyümüz'ün gazisini kaybettik
Derneğimizin çeşitli tarihlerde İstanbul, Ankara ve İzmir illerinde gerçerkleştirdiği ziyaret gezileri ve neticeleri aşağıda belirtilmiştir. Gezilerde görüşülen köylülerimiz birlik ve beraberlik içerisinde köyümüzün kalkınması için tüm gayretleri göstereceklerini belirtmişlerdir.
Yaklaşık 40 yıldır kazılar yapılan çatalhöyük ve (diğer iki höyük) Konya'ya gidildiğinde mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden biridir. Konya’nın Çumra İlçesi sınırlarında olan bu höyük'te yapılan çalışmalar sonucunda 13 yapı katı açığa çıkartılmıştır. Zoldra ise Kilistra civarındaki diğer bir ilginç höyüktür.
Sayı İsmail Detseliden bir çalışma daha.. Babamızdan dedemizden dinlediğimiz, hayal meyal hatırladığımız Arzu ile Kamber masalı artık arşivimizde yer alıyor. Arzu ile Kamber Masalını okumak için burayı tıklayınız veya Hikaye ve Masallar bölümümüzden okuyabilirsiniz.
Hemen çevresindekiler yanına yaklaşıp, neye baktığını acaba neyin noksan olduğunu sordular sanırım. Kulaklığını eliyle iyice kulağına yerleştiren İnönü merhum, yarı soranlara, yarı da mikrofona doğru yükselen sesiyle şunları söyledi: “Hani benim kader arkadaşım, silah arkadaşım, can dostum sakallı Memiş’im yok mu?” dedi. Devamı için Ünlülerimiz linkini veya burayı tıklayabilirsiniz.
Kilistra'da kış ve düğün resimleri eklenmiştir...
29 Mart 2009 tarihinde Ülkemizde yerel seçimler yapılmıştır. Her İl, İlçe, Belde ve köylerimiz 5 yıl süreyle kendilerini yönetecek kişileri seçmek amacıyla sandık başına gitmiştir.
Köylümüz Ali Baloğlu (Bittigilin Ali) 02-03-2009 günü vefat etmiştir. Cenazesi ikindi namazını müteakip üçler mezarlığına defnedilmiştir. Merhuma Allah tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileriz.
İstanbul'daki Geleneksel Pikniğimiz daha önceden açıkladığımız Çatalca'daki yerde yapılmayacaktır. Bu seneki piknik yeri olarak "Beykoz Korusu'nda 3 Haziran 2007 Pazar günü yapılacaktır.
Tüm Hemşehrilerimize duyurulur. HASAN ATEŞCİ İst. Denek Başkanı
Receb-i şerifin ilk Cuma gecesi Regaib gecesidir. Her Cuma gecesi kıymetlidir. Bu iki kıymetli gece bir araya gelince, bu gecenin kıymeti daha da artmaktadır. Allahü teâlâ, bu gecede, mümin kullarına, ragibetler, yani ihsanlar, ikramlar yapar. Bu geceye hürmet edenleri affeder. Bu gece yapılan dua red olunmaz ve namaz, oruç, sadaka gibi ibadetlere, sayısız sevaplar verilir.2012 Regaip Kandilini 24 Mayıs Perşembeyi Cuma'ya bağlayan gecede idrak edeceğiz. Kandiliniz mübarek olsun
Konya Postası gazetesi yazarı İlker Mete Mimiroğlu'nun 18 Ağustos 2008 tarihli gazetede yayınlanan makalesini buradan okuyabilirsiniz. Yazara köyümüzle ilgili yaptığı çalışmalardan ve hassasiyetinden dolayı teşekkür ederiz.
Bugünkü bölümümüzde de, İlker Mete Mimiroğlu’nın, “ Günümüze ulaşabilen bir Ortaçağ kenti” makalesine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Deneme Yorumu
Yazan:: Hasan Erkan () Tarih: 24-12-2009 07:34