Okunma Sayısı : 3947
Bundan sanırım 40 yıl kadar önce idi. Anadolu’nun ve büyükşehirlerin çevresindeki köy ve kasaba insanları rızık bulmak için köydeki meşakkatli işlerden saban, pulluk, boyunduruk, üvendire, orak, tırpan, dirgen, yaba, öküz, eşek ile yapılan ilkel tarım aletlerinden yılıp yorulduğu yıllardı. Bunlardan kurtularak şehirdeki rahat yaşamı kurtuluşa giden yol görerek rahat özlem duymaları ile başlayan gurbetçilik sevdası büyükşehirlerde ikamet etme, ev sorunu gibi büyük külfetleri de beraberinde getiriyordu. İşte bu yazımda ben siz genç okurlarıma dilimin döndüğünce o şehirlerdeki hanlarda ve aile evlerindeki yaşamdan bir nebze bahsetmeye o günlerden bilgiler vermeye çalışacağım. Efendim yıllar 1958 -60 idi. İzmir’de çalışmak için bulunuyordum. Bir başına bekâr bir adamsın. Bir büyük ev tutup ta kira verme gelirinde yok aile arasında zaten o yıllarda bu tür bireysel evleri de kimseye bekar olanlara vermezlerdi. İzmir’in meşhur hanları vardı ki benim bildiğim en meşhurları meşhur Kestelli caddesindeki Çınarlı Han daha ona yakın yerlerdeki Gön Hanı gibi hanlar ikamet yerleri idi gurbetçilerin. Bu adı geçen hanlardan ve Başkentimiz Ankara’da pek yoktu ama İzmir İstanbul gibi Anadolu insanının çok akın ettiği ve ekmek teknesi hatta taşı toprağını altın bildiği şehirlerde çok vardı 1960’lı yılların İzmir’in meşhur Kestelli caddesindeki çınarlı handan örnekler sunacağım. Adı ile maruf bu cadde namlı olan bu han zamanın en sağlam yapılarından 4 katlı caddeye bakan kapısından girişe göre çok geniş bir havlusu vardı. Bu havlunun kenarlarında 2-3 tane kadar umumi banyo tuvaletler oluşurdu. Ortada büyük bir gezinti yeri yine taban katta ardiye olarak kullanılan ufak ufak depo şeklinde odalar. Yalnız yaz günlerinde han insanlarla dolup taşınca bu odalarda da yaz günlerinde insanlar yatardı. Bu hanın katlarına çıktıkça yukarılara doğru balkonları ve odaları daha da genişler her odasında en az 4 kişinin yattığı hanın koridorlarında bile yaz günlerinde yığın yığın insanlar yatarlardı. Nerelerden gelirdi bu insanlar? Niğde’den Konya’nın kırsalından Meram’ın köylerinden Derbent’in köylerinden Hadim’den Bozkır’dan Beyşehir’den daha nice yerlerden Anadolu kırsalından gurbete gelirlerdi. Kimi hamal olarak kimi kuru yemişçi olarak kimi sebzeci olarak, kimi fabrika işçisi olarak, dahası ne iş bulursa. Zor kolay demez hatta bazı Konya’nın kırsalından gelen çok insanları bilirim ki iki tekerlekli bir araba ile omzuna bağladığı ipi kullanarak akşamlara kadar arabaya at gibi koşulup yük çeken nakliye yapan insanlar. Bu insanlar naçar bırakıp geldiği köyündeki aile bütçesine katkıda bulunmak için çabalarlardı. Hanın koridorlarında gece işinden biraz geç gelen insanın yatanları çiğnememek için çok çaba sarf etmesi gerekirdi. Hele tatil günleri gelince handa bir hareketlilik başlar kimi elinden bütün çamaşırları ile banyoda bir kalıp sabun ile banyoda çamaşır yıkayacak ve kendi vücudundaki birikmiş bir haftalık kirini dökecek banyo tuvaletler. Adamlar kifayetsiz olunca akşamlara kadar sıra beklerdi. Bazıları ise geldiği memleketine yöresine göre efkârlanır hamamda şarkı söylemek kolay olur derler ya işte ya çamaşır yıkarken ya da banyo da oda tutturur bir Anadolu havası. Kimi barak okur, kimi gazel okur, kimi ise memleketine has kıvrak havalar ile gönlünü eylerdi. Bundan başka o yılların İzmir’inde bir han daha vardı. Bu Kestelli caddesine yakın. Bunun adı da Gön Hanı idi. Bir kapısı salepçi oğlu caminin yanındaki sokağa çıkardı. Diğer bir çıkışı da ünlü Kemeraltı caddesine çıkardı. Yani bir nevi yolgeçen hanı idi. Buranın mülkiyeti bizim köylülerimize aitti. 15-20 kadar altlı üstlü odalardan oluşan bu mekanda o yıllarda mahallelerde merkeplerle zeytin yağı sabun satarak ticaret yapan köylülerimiz tarafından kullanılırdı. Üstü yatakhane olan odaların alt kısımları ise yağların sabunların zeytinlerin depo edildiği birer ikamet mekanı idi. Şimdi halen var mı bilmiyorum. Ama o yılların popüler yerleri idi gurbete giden Anadolu gençleri için. Birde ayrıca yine uzaktan yakından ailecek kopup gelenler için İzmir’de oluşan aile evleri vardı. Bunlar özel isimlerle anılırdı. Örneğin Fadime’nin aile evi Aziz’in aile evi Mevlüt’ün aile evi gibi. Bu mekanlar ise şöyle genelde tek katlı yer evlerden oluşurdu. Bazen de aile evinin sahibinin gücüne göre iki katlı olan evlerde vardı. Bu evler şehrin büyük ünlü eski mahallerinden olurdu. Örneğin işyerlerine yakın olan iki çeşmelik namazgah mezarlık başı Beyler sokakları ve sinekli yeşil dere gibi Basımhane’ye yakın yerlerdi. Geliri kısıtlı olan evli çocuklu insanların tercih ettiği bu evlerin havası ise bir başka idi. Beyler işe gittikten sonra bayanlar kalkar bazen birlikte bazen de ayrı olarak kahvaltılar yapılırdı. El işleri ellerine alınır evin ortasındaki boşluğa minderler serilir, başlar sohbet ve eski ihtiyar bayanlar var ise onlarda eskilerden anlatırlar. Herkes yöresinden bir anı anlatır veya ilginç bir olaydan bahsederdi. Bu evlerden biride benim dedemin evi idi sineklide (yani İzmir Yeşildere’de). Bu evde birçok kiracılar vardı. En büyük evde oturan elli lira en küçük evde oturanlar ise ortalama 25 -30 lira kira öderdi. İçlerinden Ödemişli bir Kiraz Ana vardı ki merhum ninemiz şen şakrak konuşkan hayatı yaşamı seven iyi bir kadındı. Kocası ölmüş oğlu ve gelini bir torunu ile İzmir e gelmiş bu eve yerleşmiş. Yeni evli olup gelen gelinlere gücü yettikçe maddi manevi akıllar verip onların halleri ile hallenir. Adı Kiraz kadın idi bütün evde oturanlar ona Kiraz Ana derlerdi. Ben İzmir’e vardığımda onlar kiracı dedem ise köye dönmüş dayımlar bunlardan kiralarını alıyorlardı. Bende dayımların yanlarında kalıyordum. Akşam işten geldim mi hemen beni eve alırdı. O güzel kiraz ana hemen “Sen yalnızsın yavrum. Ananı çok severdim. Ben onun için aç susuz üstün başın kirli gezme. Kiraz anan ne güne duru burada” diye bana çok yardımda bulunurdu. Allah rahmet eylesin. Şimdi İzmir’e bir nokta koyup gelelim o büyük şehri İstanbul’a. Bu kocaman dünya şehrine de o zamanlar büyük bir göç vardı. Ama böyle ailecek değil sadece para kazanmak amaçlı ve tek kişilik insanların giderek para kazanıp ve köyüne dönüş şeklinde olurdu. Bu insanlar bazen 8 aylık kısa dönem, bazıları ise 1-2 senelik uzun dönem kalıcı olup orada kendine yerleşik iş kuranlardan da oluşurdu. Yerleşik dediğim insanlar gerek sebze meyve üzerine gerekse yağ sabun deterjan üzerine gerekse bir fabrikada uzun süreli iş bulup çalışma üzerine olurdu. Bu uzun süreli çalışanlar kendilerine göre ya Anadolu’nun köylerinden gelişlerine göre hemşerilik bağları ile bir apartmanı veya büyük bir evi tamamen kiraya tutup oraya yerleşip oda oda bölüşmek sureti ile ikişer üçer kişilik guruplar halinde kalırlar. Yahut ta daha çok Eminönü, Sirkeci, Küçükpazar, Fetva yokuşu, Kantarcılar, Unkapanı, Beyazıt, Kumkapı, Aksaray gibi işyerlerinin çok olduğu semtlerin içersinde oturmayı tercih ederlerdi. Bunların yanında bu insanların işyerlerinin yoğun olduğu semtlerde bulunan, örneğin Küçükpazar’da Ziliftar hanı zindan han fetva yokuşunda daha büyük 6-8 katlı olan doğru han ve daha isimlerini unuttuğum bu yerler yüzlerce Anadolu insanının bekar olarak barındığı han bucakları idi. Akşamları bu hanın iç koridorlarında bir hareketlilik olur ki. Yemek yapanlar soğan doğrayanlar terleyenler yorgun ayaklarından çıkardıkları çorapları hatta köyden giyip geldiği iç donu iç köyneği gibi ilkel çamaşırlarını yıkayanlar. Akşam işten gelmiş yorgun memleket hasreti ile şarkı türkü tutturanların feryadı figanları ayyuka çıkardı. Sen bunları nasıl biliyorsun diyeceksiniz? Ben o yıllarda bu kervanın bir üyesi idim ve buralarda yatan ya bir arkadaşım ya da bir köylüm mutlaka olurdu. Ama o yılların İstanbul u adeta bu günün bir Anadolu kenti kadar temiz yaşamı hoş denizi hoş saf insanlarla dolu denizi berrak sokakları sakin sinemaları açık havada yazlık kışlık ayrı birer İstanbul harikasıydı. Beyazıt kulesi galata kulesi akşamlara kadar ziyaretçi alır. Anadolu’dan gelmiş meraklı insanların akınına uğrardı. Beyoğlu, Karaköy, Galata, Süleymaniye, sirkeci, Sarayburnu, Aksaray, Topkapı, haliç, vefa, Kasımpaşa, Kapalıçarşı, Beyazıt, Kumkapı, Saraçhane, Fatih, İstanbul’un hareketli mahalleleri idi. Sarayburnu’ndan başlayan denize girmeler sahil boyu gaziniyorlar taa Yeşilköye Çekmece’ye kadar uzanırdı. Marmara’da Beykoz’da, Kadıköy’de, Üsküdar’da, Harem’de, Salacak’ta, Moda’da, Anadolu hisarında, Beylerbeyi’nde, Tarabya’da, Yeniköy Ortaköy, Baltalimanı, Sarıyer, Büyükdere’de olan sahiller ise ayrı bir güzellik arz ederdi. Bu efsane şehirde Karaköy Beşiktaş Dolmabahçe Belgrat ormanları taksim Feriköy karagümrük Galatasaray osmanbey şişhane kuladibi beyoğlu eski İstanbul Ahh daha hangi semtlerini sayayım. Deyip burada keseceğim yazımı daha fazla içlenip eskileri hatırlayıp bugünlere bakıp ağlamadan o yıllardaki İstanbul bambaşka bir rüya şehir idi.
Ortalama Üye Değerlendirmesi
Yorum Sayısı: 2 / 2
Agzına saglık İsmail abi
Yazan:: enver güneş () Tarih: 09-01-2010 10:32
Yazan:: enver güneş Tarih: 09-01-2010 10:32
Bizleri eskilere götürdün sağolasın.
» Bu Yorumu Administratore raporla
» Yorumu cevapla...
İsmail abiye teşekkür
Yazan:: EYÜP CİĞAL () Tarih: 03-01-2010 18:19
Yazan:: EYÜP CİĞAL Tarih: 03-01-2010 18:19
Değerli ismail abi İzmir ve İstanbul,un eski yaşam şeklini çok güzel özetlemiş kendisine teşekkür ediyorum.Ben 1970 li yıllarda İstanbula geldim daha evvelki yılları babamdan ve eski yaşlı amcalardan dinliyordum gerçekten şu yaşadığımız 2010 daki İstanbuldan eski İstanbul çok güzeldi.
L4J TH1 8 I L BRU DXW FBD 4JW P S 9 E7J LJ4 WCR
Konya Büyükşehir Belediyesi, Ticaret Odası, Sanayi Odası, Ticaret Borsası, Esnaf ve Sanatkarlar Odalar Birliği, Türsab, Gazeteciler Cemiyeti, Turistik Belgeli Konaklama ve Yiyecek İçecek Tesisleri, Otelciler Odası, Lokantacılar Odası ve üye sivil toplum kuruluşlarıyla yapılan ortak çalışmalar sonucu Konya’nın 7 harikası Mevlana Kültür Merkezinde ve Kule Site Alışveriş Merkezinde oylanıyor.
Tüm İslam aleminin ve değerli köylülerimizin Ramazan Bayramını kutlar daha nice bayramlara sağlık mutluluk birlik ve beraberlik içinde erişmelerini dileriz.
Dernek Yönetim Kurulu
Köyümüzden Süleyman Güney (Kıbrıslılaın Süleyman) vefat etmiştir. Merhuma Allah'tan rahmet, yakınlarına ve tüm köylümüze başsağlığı dileriz.
Kilistra (Gökyurt) Kültür ve Turizm Derneği Yönetim Kurulu
Derneğimizin kısa mesaj ile üyelerimizi bilgilemdirme sistemi faaliyete geçmiştir...Vefat, düğün, hastalık gibi hemşerilerimizin özel veya acılı günleri kısa mesaj sistemi ile duyurulacaktır. Bu bağlamda üyelerimizin ve hemşerilerimizin dernek yönetimi ile irtibata geçerek cep telefon numaralarını güncellemeleri gerekmektedir. Bu konuda göstereceğiniz hassasiyet için şimdiden teşekkür ederiz.
Mevlüt Saatçi ve Bitti Hüseyin'i ni kaybettik...
Bizim köyümüzün yüksek ve efsanevi bir tarihe sahip olan Alisumas Dağının zirvesine yakın olan bir pınarın efasnesini anlatacağım bu yazımda. İsmail Detseli Yazının devamını okumak için bu linki veya Hikaye ve Masallar bölümümüzdeki ilgili yeri tıklayabilirler.
Kilistra'da kış ve düğün resimleri eklenmiştir...
Sayı İsmail Detseliden bir çalışma daha.. Babamızdan dedemizden dinlediğimiz, hayal meyal hatırladığımız Arzu ile Kamber masalı artık arşivimizde yer alıyor. Arzu ile Kamber Masalını okumak için burayı tıklayınız veya Hikaye ve Masallar bölümümüzden okuyabilirsiniz.
Receb-i şerifin ilk Cuma gecesi Regaib gecesidir. Her Cuma gecesi kıymetlidir. Bu iki kıymetli gece bir araya gelince, bu gecenin kıymeti daha da artmaktadır. Allahü teâlâ, bu gecede, mümin kullarına, ragibetler, yani ihsanlar, ikramlar yapar. Bu geceye hürmet edenleri affeder. Bu gece yapılan dua red olunmaz ve namaz, oruç, sadaka gibi ibadetlere, sayısız sevaplar verilir.2012 Regaip Kandilini 24 Mayıs Perşembeyi Cuma'ya bağlayan gecede idrak edeceğiz. Kandiliniz mübarek olsun
Tüm İslam aleminin ve Gökyurt'lu hemşerilerimizin bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi mübarek olsun. Bu mübarek gecenin Vatanımıza, Milletimize ve Tüm İsalam alemine hayırlar getirmesi dileğiyle.
Sayın İsmail Detseli'nin TYB (Türkiye Yazarlar Birliği) binasında, yeni kitabı için tanıtım ve imza günü vardır. Tüm hemşehrilerimiz imza gününe davetlidir. Yer : TYB Binası Tarih : 21 Temmuz 2010 Saat: 11:00
Tekkeli Osman Demir (Çavuş Osmanı) 19-Mart-2008 Çarşamba günü vefat etmiştir. Akşam namazı sırasında defnedilmiştir. Merhuma Allah'tan rahmet, yakınlarına ve tüm hemşehrilerimize başsağlığı dileriz.
2008 YILI OLAGAN GENEL KURULU TOPLANTISI 17/2/2008 PAZAR GÜNÜ SAAT 13,00 DE DERNEK MERKEZİ (YAYLA GÜZİDE HANIM SOKAK GÜZİDE AP.No.18/A BAHÇELİEVLER / İST. ADRESİNDEDİR. İSTANBULDAKİ TÜM HEMŞEHRİLERİMİZİN GENEL KURUL TOPLANTISINA KATILIP YENİ YÖNETİM KURULU ve ORGANLARINI SEÇMELERİNİ KURUCU BAŞKAN OLARAK RİCA EDİYORUM.(Dernegimizin yaşaması için bu gereklidir.) LÜTFEN HERKEZ YANINDA BİRİNİ GETİRSİN
Hasan ATEŞCİ İst.Dern.Başk.
Selçuk Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Araştırma Görevlisi Bizantolog İlker Mete Mimiroğlu, Eşi Araştırma Görevlisi Arzu Mimiroğlu ve bölüm öğrencileri, köyümüzü ve Alısumas Tepesini kapsayan araştırma gezisi düzenlediler.
29 Mart 2009 tarihinde Ülkemizde yerel seçimler yapılmıştır. Her İl, İlçe, Belde ve köylerimiz 5 yıl süreyle kendilerini yönetecek kişileri seçmek amacıyla sandık başına gitmiştir.
Karun Hazinesi'ne ait kanatlı denizatı biçimindeki altın broşun, Uşak Arkeoloji Müzesi'nden çalınıp yerine sahtesinin konulması müzelerdeki güvenlik açığını bir kez daha gündeme getirdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı soruşturmanın devam ettiğini söylerken, Karun Hazinesi'nin Türkiye'ye kazandırılmasında emeği geçenler ise hırsızlık olayına haklı olarak daha fazla tepki gösteriyor. Ülkemiz müzelerinde çok değerli kültür hazineleri sergileniyor, ancak gelişmiş teknolojilere dayalı güvenlik sistemleri ne yazık ki hala yok.
GİDESİM GELDİ
Yıllardır ayrıyım Gökyurt köyünden Çok özledim bir gün gidesim geldi Köy içinde yaren ahbap dolaşıp Eş dostuma bir selam edesim geldi
Sayın İsmail Detseli'nin şiirni okumak için bu linki tıklayınız veya Sizden Gelenler Bölümünü ziyaret edinizi
Kilistralı esnafların tanıtıldığı 'HARMANLAR' bölümü eklenmiştir
İstanbul'daki Geleneksel Pikniğimiz daha önceden açıkladığımız Çatalca'daki yerde yapılmayacaktır. Bu seneki piknik yeri olarak "Beykoz Korusu'nda 3 Haziran 2007 Pazar günü yapılacaktır.
Tüm Hemşehrilerimize duyurulur. HASAN ATEŞCİ İst. Denek Başkanı
11. Geleneksel Gökyurt Köyü Kültür ve Turizm Şöleni
Geleneksel Şölenimizle ilgili bilgiler aşağıdaki gibidir. Tüm köylülerimize önemle duyurulur.
Konya Postası gazetesi yazarı İlker Mete Mimiroğlu'nun 18 Ağustos 2008 tarihli gazetede yayınlanan makalesini buradan okuyabilirsiniz. Yazara köyümüzle ilgili yaptığı çalışmalardan ve hassasiyetinden dolayı teşekkür ederiz.
Bugünkü bölümümüzde de, İlker Mete Mimiroğlu’nın, “ Günümüze ulaşabilen bir Ortaçağ kenti” makalesine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Sayın İsmail Detseli'nin Memleket Gazetesi'nde çıkan yazısı. Orjinali için bu linki tıklayabilir veya buradan okumaya devam edebilirsiniz.
İsmail DETSELİ
Yaklaşık 40 yıldır kazılar yapılan çatalhöyük ve (diğer iki höyük) Konya'ya gidildiğinde mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden biridir. Konya’nın Çumra İlçesi sınırlarında olan bu höyük'te yapılan çalışmalar sonucunda 13 yapı katı açığa çıkartılmıştır. Zoldra ise Kilistra civarındaki diğer bir ilginç höyüktür.
Türkiye'yi ağlatan kazada 2 kayıp da bizim köyden..
Ürgüp Göreme'ye geziye giden 2-A sınıfı öğrencilerini taşıyan otobüs, Aksaray'da kaza yapmış ve 33 öğrenci ve veli kazada hayatını kaybetmişti.
Hemen çevresindekiler yanına yaklaşıp, neye baktığını acaba neyin noksan olduğunu sordular sanırım. Kulaklığını eliyle iyice kulağına yerleştiren İnönü merhum, yarı soranlara, yarı da mikrofona doğru yükselen sesiyle şunları söyledi: “Hani benim kader arkadaşım, silah arkadaşım, can dostum sakallı Memiş’im yok mu?” dedi. Devamı için Ünlülerimiz linkini veya burayı tıklayabilirsiniz.
Kurban Bayramınızı en içten duygularla kutlar yaşam boyu sağlıklar dilerim
YÖNETİM KURULU ADINA B Ş K Ragıp K A D I O Ğ L U
Kilistra Antik kenti M.S. 7. y.y'da Kapodokya benzeri yumuşak kayaların oyulması ile bir çok kaya yerleşmesi oluşturulmuştur. 1998 yılında giderleri il özel idare müdürlüğü tarafından karşılanmak üzere Konya Müze Müdürlüğü adına yapılan kurtarma kazısı çalışmalarında, Haç Planlı Şapel, Sümbül Kilise, Büyük Su Sarnıcı ve Şırahanelerde temizlik, restorasyon, çevre düzenlemesi yapılmıştır.
Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemine ait 500’e yakın eserin bulunduğu, 9 bin yıllık tarihe beşiklik eden tarih ve kültür şehri Konya, turizmde sadece Mevlânâ Müzesi, İnce Minare ve Karatay Müzesi ile tanındığı için yeterince yabancı turist çekemiyor.
Köyümüz'ün gazisini kaybettik
Derneğimizin çeşitli tarihlerde İstanbul, Ankara ve İzmir illerinde gerçerkleştirdiği ziyaret gezileri ve neticeleri aşağıda belirtilmiştir. Gezilerde görüşülen köylülerimiz birlik ve beraberlik içerisinde köyümüzün kalkınması için tüm gayretleri göstereceklerini belirtmişlerdir.
Berat Kandili, Yüce Rabbimiz nezdinde beratımıza vesile olduğu, Rabbimizin affediciliğine ve bağışlayıcılığına sığınmayı öğrettiği gibi, aynı zamanda kırılan kalpleri onarma, dargınlık duvarlarını yıkma, kin, nefret ve intikam duygularını aşma günüdür. Yaradan’ın affına erebilmek için yaradılanı affetme günüdür. Diyanet İşleri Başkanlığının Mesajını okumak için tıklayınız
23 Eylül 2009 Çarşamba İsmail Detseli’nin Memleket Gazetesi’ndeki yazısı. Ah o eski Ramazanlar: Eskiden beridir Anadolu’muzda Ramazan ayının atmosferi bir başka olur. Tabii Konya’mızda ve civar dağ köylerinde bu Ramazan’a yaklaşım bir başkadır.
Kilistra Gökyurt Kültür ve Turizm Derneğinin yapılan olağan genel kurulunda yeni dernek yönetimi seçilmiştir.
Köylümüz Ali Baloğlu (Bittigilin Ali) 02-03-2009 günü vefat etmiştir. Cenazesi ikindi namazını müteakip üçler mezarlığına defnedilmiştir. Merhuma Allah tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileriz.
Agzına saglık İsmail abi
Yazan:: enver güneş () Tarih: 09-01-2010 10:32